World Clock

Translate

16 Eylül 2017 Cumartesi

Fenian Döngüsü

FENIAN DÖNGÜSÜ 


Büyük kahraman Finn MacCool ve yandaşları Fianlarla ilgili pek çok İrlanda miti vardır. Bunlar Fenian Döngüsü denilen hikâyeler bütününü oluştururlar. Finn bir savaşçı, avcı ve pek çok kaynağa göre de geleceği görebilen bir kâhindir. İrlanda'nın düşmanlarına karşı ülkesi için ayağa kalkmıştır ve gücü o kadar çoktur ki bazen eski Kelt tanrısı Lugh'la özdeşleştirilir.

Mit
Finn MacCool (illüstrasyon)

Finn büyük bilgeliğini ilk gençlik yıllarında kazanmıştır, o zamanlar adı Demhne'dir. Kâhin Finn adında bir şair ve rahiple tanışır ve bir süre ondan ders alır. Şair uzun yıllar denedikten sonra bir gün Bilgi Somonu'nu yakalamış ve Demhne'den onu kendisi için pişirmesini istemiştir. Ancak tek bir lokmasını bile kendisi yemeyecektir. Demhne ona söyleneni yapar ama bu arada parmağını yakar ve acıyan elini ağzına sokar. Neler olduğunu Kâhin Finn'e anlatır ve şair ona balığı yemesinin kaderi olduğunu ve bundan sonra adının Finn olacağını söyler. Somonu yedikten sonra Finn derin bir bilgi birikimi ve kehanet gücüne kavuşmuştur. Sadece parmağını emdiği için somonun tüm bilgeliğini o andan itibaren kendisine geçirdiğine inanılır.

İrlanda'nın Savunucusu

Finn Aillen ile savaşırken
(illüstrasyon)
Finn büyüyüp seçkin bir atlet, avcı ve savaşçı olur, özel yeteneği de bunlara eklenince tüm bu özellikleri ona eşsiz bir güç kazandırır. Kırlarda dolaşıp güçlü kılıcıyla dağlarda geçitler açar ve yılanları öldürür. Sadece İrlanda'yı istila etmeye çalışanları püskürtmekle kalmayıp aynı zamanda bazı doğaüstü rakiplerini de yener. Bunlar arasında ''Öte Âlem''den gelen kötü niyetli, alevden nefesli Aillen mac Midgna da vardır. Aillen her yıl Tara'daki saraya gelip, muhafızları müziğiyle uyutup sarayı yakmaktadır. Tara'nın abluka altındaki savaşçıları Finn'i yardıma çağırırlar. Finn, Aillen'i alt etmek için bir plan yapar. Uykuya dalmasını önlemek için kendi mızrağından zehir teneffüs eder. Sonra uzanıp Aillen' beklemeye başlar ve onu öldürür.

Finn'in Sonraki Yaşamı

Finn yaşça epey küçük olan Grainne'ye âşıktır ve onunla sözlenmiştir. Ancak Grainne kendinden yaşlı bir adamla evlenmek istememektedir. Finn'in yandaşlarından Diarmaid adında genç bir adama âşıktır. Genç adamın da ona âşık olması için ona büyü yapmıştır. İki sevgili birlikte kaçarlar ve Diarmaid bir boğa tarafından öldürülene kadar bir süre mutluluk içinde yaşarlar. Finn'in daha sonraki maceraları savaşçı olarak sergilediği üstün cesareti, bilgeliğini ve iyileştirme gücünü anlatmaktadır. Bu maceralar aynı zamanda cinsel ilişkileri ile ilgili hikâyeleri de kapsar. Bunlardan biri de kendisiyle zaten aşk yaptığı genç bir kadının onu reddetmesiyle ilgilidir, bu genç kadın geçip giden gençliğin sembolüdür. Sonunda Finn tek başlarına onu yenemeyecek beş adam tarafından öldürülür. Diğer anlatımlar Finn'in, Aichlech mac Dubdrenn adında bir savaşçı tarafından öldürüldüğünü öne sürmektedirler. 

Mitin Farklı Yönleri 

Oisin harp çalarken (1801)
Finn ve yandaşlarının hikâyeleri renkli karakterlerle ve bilgeliğinin kaynağı gibi döngüye sihir katan diğer unsurlarla doludur. Finn, çoğu sıra dışı cesaretleri veya güçleri ile tanınan bir kahramanlar topluluğu tarafından desteklenmektedir. Bunlar arasında, Finn'in oğlu Oisin, bazen rakibi olan büyük savaşçı Goll mac Morna, pek çok kadının âşık olduğu Diarmaid ve bazen entrikalar çeviren kötü niyetli Conan da vardır. Tüm bu karakterler kırlarda, normal bir toplumun hemen dışında yaşarlar ve normalin sınırlarındaki doğaüstü güçlerden etkilenirler. Finn ve cesur savaşçılarından oluşan ekibi çoğu zaman Kral Arthur ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri ile mukayese edilirler.



Döngünün Metinleri

Fenian Döngüsü'nün hikâyeleri düzyazı ve şiir biçiminde bazı erken dönem çalışmalarında anlatılmış, 9. ve 16. yüzyıllar arasında İrlanda ve İskoçya'daki manastır ve kalelerde derlenmiştir. Bu metinlerin bazılarının ilk başlarda tarihi karakterlerle ilgili oldukları sanılmıştır ama Finn ve arkadaşları daha sonraları tamamen mitolojik olarak adlandırılmışlardır. Onun maceralarını anlatan kitaplar arasında 12. yüzyılda derlenen Yaşlı Adamların Söyleşisi ve 15. yüzyılın başlarına ait bir İrlanda parşömen üzerine el yazması Lismore Kitabı da vardır. Bir zamanlar bu ilk metinlerdeki baladların çoğunun, İrlanda'nın en önemli destan şairlerinden biri olarak tanınan Oisin tarafından bestelendikleri düşünülmüştür. Fenian Döngüsü'nün diğer adının Ossianic Cycle (Ossian Döngüsü) olmasının nedeni de budur.













Kaynakça:
  1. https://en.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpGaW5uX01jY29vbF9Db21lc190b19BaWRfdGhlX0ZpYW5uYS5wbmc
  2. https://en.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpGcmFuJUMzJUE3b2lzX0clQzMlQTlyYXJkXy1fT3NzaWFuLmpwZw
  3. https://en.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpIZXJvZXNfb2ZfdGhlX2Rhd25fKDE5MTQpXygxNDc1MDQ4MTQ5NCkuanBn
  4. https://www.youtube.com/watch?v=UhCAsNa_Rrc
  5. KÖKENLERİ VE ANLAMLARIYLA EFSANELER & MİTLER (Philip Wilkinson) Alfa Yayınları 






14 Eylül 2017 Perşembe

Antik Kelt Efsaneleri

ANTİK KELT EFSANELERİ 


Antik Kelt halkının toprakları İngiltere'den Fransa'ya ve Almanya'ya oradan da Orta Avrupa'ya kadar uzanıyordu (sağdaki resim). Başlangıçta okur yazar olmasalar da bu insanların çok gelişmiş bir kültürleri vardı. Mezarlarında ve dini yerleşmelerinde yapılan kazılar çok farklı tanrı ve tanrıçalara taptıklarını göstermektedir. Yavaş yavaş tüm topraklarının ve dini ritüellerinin tasvirlerini bırakmışlar ve kendilerine ait tanrılarla özdeşleştirmişlerdir. 

İyi Vurucu 

Sucellos
Adı ''İyi Vurucu'' anlamına gelen Sucellos, Kelt dünyasının pek çok bölgesinde, özellikle de Gaul (bugünkü Fransa) ve Britanya'da bulunur. Genellikle bir tarım ve orman tanrısı olarak tanınmakla birlikte varlık nedeni kesin olarak hâlâ bilinmemektedir. Genellikle uzun saçlı, sakallı ve sol elinde bir çekiç taşıyan biri olarak tasvir edilir. Temel özelliği bu çekiçtir ama bununla neyin kastedildiği çok net değildir; bir silah da olabilir, zanaat aleti de. Belki de sadece tanrının gücünü sembolize etmektedir. Sucellos çoğunlukla, elinde bir tas (olasılıkla ritüel gereçlerinden biridir) ve (belki evcimen bir tanrıça olduğunu gösterecek şekilde) bir evin üzerinde elinde uzun bir sırık taşıyan eşi tanrıça Nantoseuelta ile birlikte tasvir edilir. 

Boynuzlu Tanrı

Boğa, geyik vahşi domuz ve yılan
gibi hayvanlarla çevrilmiş Boynuzlu
Tanrı ya da Cernunnos genellikle
''Hayvanların Efendisi'' olarak
tasvir edilir.
Cernunnos boynuzlu tanrı olarak bilinir çünkü geyik gibi boynuzları (bazen de toynakları ve kulakları) olan bir erkeğin biçimini almıştır. Çoğunlukla uzun saçlı ve sakallı olarak gösterilir, boynunda genellikle doğuştan asil olduğunu gösteren tasması bulunur. Kelt Avrupa'sında büyük ihtimalle Klasik dönemin Pan'ı gibi ''vahşi'' bir tanrı olan Cernunnon'a geniş ölçüde tapınılmıştır. Boynuzları onun bir bereket tanrısı olduğunu düşündürmektedir ve bu noktayı vurgulamak için de genellikle Cornucopia (bereket boynuzu), meyveler veya tahıl sandıkları gibi sembollerle birleştirilir. Bu fonksiyon büyük olasılıkla hem doğurganlığı hem de tarlaların verimliliğini kapsamaktadır. 

Gök Gürleten

Taranis
Taranis, Kelt Britanyasında bir gökyüzü tanrısı ve belli başlı tanrılardan biridir. Özellikle Romalılar MÖ 1. yüzyılda adayı istila ettiklerinde en çok tapınılan tanrılardan biridir. Latin yazarlar onu savaş tanrısı olarak tanımlamış ve Jüpiter'e benzetmişlerdir. Jüpiter'le Taranis'in ortak özellikleri gök gürültüsünü kontrol etmeleridir. Keltlerin de bir çark ya da diskle sembolize edilen ve güneşi yöneten bir gökyüzü tanrıları vardır. Bazen bu çark Taranis'le eşleştirilir. Romalılar Taranis'e tapanların zalim bir kültü de bünyelerinde barındırdıklarını gözlemlemişlerdir. Keltler, Taranis'e bazen tahta sandallarda canlı canlı yakılmış veya bataklıklarda boğulmuş insanları da kapsayan adaklar adarlar. Bu tür bir tapınma aynı zamanda gökyüzü tanrısı da olan Taranis'in yarı Romalı yarı Kelt Yeraltı tanrısı olan Dis pater'le akrabalığını teyit etmektedir.

Ateş ve Işık Tanrısı

Belenos'a ithaf edilmiş kâse 
Bel veya Belus olarak bilinen Belenus, bir ışık ve güneş tanrısıydı. Tüm adları ''parlak'' ya da ''aydınlık'' anlamına gelen bir elementi içerirlerdi. Avrupa'nın büyük bir kısmında tapınılan bir tanrı olarak Belenus'un Britanya, Avusturya ve İtalya'ya kadar uzaklardaki yerlerde de tapınakları vardı. Güneşle olduğu kadar iyileştirme ile de özdeşleştirilen Belenus'un Apollo'nun Kelt eş değeri olduğuna inanılırdı. Apollo'nun olduğu gibi Belenus'un bazı tapınakları da müritlerinin iyileşme ümidiyle su içtikleri su kaynaklarının yanına inşa edilirdi. Kelt Britanya'sında havaların düzelmesini ve günlerin uzamasını işaret eden ilkbahar festivali Beltane de Belanus'a tapınma ile ilişkilendirilmiştir. 

Üçlü Tanrılar

Keltler üçerli gruplar halinde gelen her şeye hayranlık duyarlardı. Üç boynuzlu boğa resimleri ve üç yüzlü ya da üç başlı tanrı resimleri çizerlerdi. Galler ve İrlanda halkları üç kavramı anlatan üç dizeli şiirler olan triadlar yazarlardı. Kelt efsaneleri de sık sık üç kızı ya da üç oğlu olan insanlardan bahseder. Tanrılar ve tanrıçalar hep üçer üçer gelirler. Birçok Kelt oyması ve rölyefi üç tanrıçayı yan yana dururken gösterir. Bu üçlü tanrıçalar ya da ''üçlü analar'' Keltler tarafından özellikle güçlü kabul edilirler. Hem insan doğurganlığını hem de toprağın verimliliğini simgelerler ve insan hayatı ve refahı üzerinde etkileri vardır. Aynı zamanda insan hayatının uzunluğunu da sembolize ederler. Çoğu üçlü tanrıça farklı yaşlardaki kadınların şeklindedir.









Kaynakça:
  1. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9mci53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmljaGllcjpWYXNxdWUtQiVDMyVBOWwlQzMlQTlub3MuanBn
  2. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpUYXJhbmlzX0p1cGl0ZXJfd2l0aF93aGVlbF9hbmRfdGh1bmRlcmJvbHRfTGVfQ2hhdGVsZXRfR291cnpvbl9IYXV0ZV9NYXJuZS5qcGc
  3. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpHYXVsX2dvZF9TdWNlbGx1cy5qcGc
  4. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpHdW5kZXN0cnVwa2VkbGVuLV8wMDA1NF8oY3JvcHBlZCkuanBn
  5. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpDZWx0aWNfZXhwYW5zaW9uX2luX0V1cm9wZS5wbmc
  6. https://www.youtube.com/watch?v=06H_6oI4EK4
  7. KÖKENLERİ VE ANLAMLARIYLA EFSANELER & MİTLER (Philip Wilkinson) Alfa Yayınları





12 Eylül 2017 Salı

Bir Kral Cinayeti

BİR KRAL CİNAYETİ


Antik Mısır'ın iyi bilinen bir miti, Mısır tahtı için iki kutsal kardeş, erdemli Osiris ve kötü kalpli Set arasındaki trajik rekabeti ve daha sonra Osiris'in oğlu Horus'la Set'in kavgasını anlatır. Bu mitin çok bilinmesinin nedeni Mısır'ın yönetimi ile ilgili olması ve aynı zamanda Osiris'in ölümünden sonra yeniden dirilmesi temasını işleyerek insanlara ölümden sonra hayat umudu vermesidir.

Mit

Set
Osiris
Mısır'ın ilk tanrısı Osiris'tir; kendisinden sonraki bazı Mısır hükümdarları gibi o da kız gerdeşi İsis'le evlenmiştir. Halkı tarafından sevilen iyi bir kraldır ve İsis de popüler bir kraliçedir. Ancak Osiris'in kötü kalpli ve sert bir erkek kardeşi vardır. Osiris'in gücünü kıskanmakta ve İsis'in peşinden koşmaktadır. Osiris'in çaresine bakmak için onu ahşap bir sandığa girmeye razı eder ve daha sonra sandığı Nil nehrine atar. İsis sandığı bulduğunda Osiris çoktan ölmüştür ama kraliçe kocasını diriltir. Set, İsis'in ne yaptığını keşfedince Osiris'in vücudunu parçalara ayırır. Her ne kadar bir tanrının bedenini yok etmenin mümkün olmadığı söylense de Set bunu başarmıştır.

Osiris Diriliyor

Horus
İsis, Osiris'in bedenini kurtarmaya karar verir. Aynı zamanda Set'in karısı olan kız kardeşi Nephtys'in de yardımıyla Osiris'in bedeninin parçalarını bir araya getirir ve ilk mumyayı oluşturacak şekilde birbirlerine sıkıca bağlar. Sonra kendisini bir avcı kuşa -çaylağa- çevirir ve cesedin üzerinde uçarken kanatlarını çırparak ona hayat nefesi aşılamaya çalışır. Osiris, İsis'i hamile bırakıncaya kadar nefes alır. Sonra da Yeraltı'na gitmek için Yeryüzü'nü terk eder. İsis, Set'ten kaçar ve kendisini korumaları için yanına yedi tane akrep alır. İsis kaçarken zengin bir kadın tarafından kötü muamele görmüş, akreplerden biri kadının çocuğunu sokmuştur. İsis çocuğa acır ve onu iyileştirmek için şifa gücünü kullanır. Ancak daha sonra kendi oğlu Horus doğduğunda onu da akrep sokar. İsis onu iyileştiremez çünkü tüm gücünü kullanmıştır. Şansına Güneş tanrısı Ra, İsis'i o üzgün halinde görünce ona acır, Ay tanrısı Thoth'u, Horus'u iyileştirmeye gönderir.

Horus ve Set

İsis Horus'u emzirirken
(Louvre)
Bu arada Set, Mısır krallığını ele geçirmiştir. Horus büyüyünce amcasına kafa tutarak tahtta hak iddia eder ve ikisi defalarca kavga ederler. Bunlardan birinde Set uyumakta olan Horus'u kör eder. İsis oğlunun kör olduğunu görünce ona bakarak tekrar görmesini sağlar. Ardından Set, Horus'a tecavüz etmeye kalkışır ve tanrılara da Horus'un tahta layık olmadığını çünkü kendisiyle yattığını söyler. Ancak tanrılar onun yalan söylediğini anlarlar.
Sonunda Set, Horus'a bir gemi yarışı yapmalarını önerir, ancak yarışta kullanılacak gemilerin taştan olmasında ısrar eder. Horus, kendi teknesini taş gibi görünecek şekilde ahşaptan yaparak amcasını kandırmıştır. Set, gemisi batınca öfkeyle kendisini bir hipopotama dönüştürüp Horus'un gemisini alabora eder. Ancak tanrılar sonunda Horus'un gerçekten hükümdar olmaya layık olduğunu görmüşlerdir, onu kral yaparlar Set'i de sürgüne gönderirler.

Önemli Karakterler

Wadjet Gözü
Osiris cinayetinin trajik hikâyesindeki karakterlerin Mısır mitolojisinin diğer yönlerinde de birtakım rolleri bulunmaktadır. Osirir, Set onu öldürdükten sonra Yeraltı'nın hükümdarı olmuş ve pek çok kimse tarafından tapınılması anlamına gelecek şekilde Mısır kozmosunun en önemli pozisyonlarından birine oturmuştur. İsis de çok ünlü bir tanrıçadır, sihir tanrıçası ve ölülerin koruyucusu olarak tapınılır. Osiris ve Horus'a davranış biçiminden ana tanrıça olarak bağlılık gösterilir. Horus bir gözü güneş diğeri ay şeklinde olduğu söylenen şahin biçimini alarak gökyüzü tanrısı olmuştur. Horus'un gözü ya da ''Wadjet Gözü'' tüm Mısır muskaları arasında en popüleri olmuştur. Öte yandan Set de kaos ve çöl tanrısı olarak kötü kalpli figürdür. 

Thoth

Thoth
İbis başlı Thoth zaman, bilgi, yazı ve ay tanrısıdır. Kıvrık gagası yarım ayı, siyah beyaz tüyleri ise ayın büyüme ve küçülmesini gösterir. Kökenine ait bir takım kaynaklar onun Güneş tanrısı Ra'nın oğlu olduğunu ve aklını babasından aldığını ya da Güneş tanrısına ait kitaplardan bulduğunu söylerler. Thoth'un astronomi, hukuk, müzik ve Osiris ve Horus efsanesiyle en çok ilgili olan tıpla ilgili bir dizi entelektüel uğraşı içinde olduğu ve icatlar yaptığı söylenir. Mısır hiyeroglif yazı sisteminin de mucididir ve sihir tanrısı olduğu için hiyerogliflerin de sihirli güçleri olduğu söylenir.

Osiris Kültü

Anubis
Serket
Osiris Mısırlılar tarafından çok saygı gösterilen bir tanrıydı çünkü miti ölümden sonra hayata dair umut veriyordu. Osiris, Yeraltı'nı yönetiyor, Anubis ve Serket gibi diğer tanrılarla birlikte ölülerin ruhlarının ölümden sonraya geçişlerindeki bir dizi ritüeli denetliyordu. Kültü Antik Mısır'ın önemli şehirlerinden biri olan Abydos'ta doğmuştu ve burada tanrının öldürülmesini canlandıran bir festival düzenlenirdi. Abydos'taki tapınak aynı zamanda Osiris'in rahiplerinden başkaları tarafından bilinmeyen gizli ritüeller de düzenlenirdi. MÖ 1. yüzyılla birlikte diğer tapınaklar da tanrının ölümünü ve yeniden doğuşunu kutlamaya ve bunları kış ve ilkbaharlarla özdeşleştirmeye başlamışlardı.












Kaynakça:

  1. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpBbnViaXNfc3RhbmRpbmcuc3Zn
  2. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpFeWVfb2ZfSG9ydXMuc3Zn
  3. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpPc2lyaXNfbWl0X0F0ZWYtS3JvbmUuSlBH
  4. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpIb3J1c19zdGFuZGluZy5zdmc
  5. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpUaG90aC5zdmc
  6. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpFZ3lwdGVfbG91dnJlXzAyOS5qcGc
  7. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpTZXJrZXQuc3Zn
  8. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpTZXQuc3Zn
  9. https://www.youtube.com/watch?v=vslsS-Uu5x4
  10. KÖKENLERİ VE ANLAMLARIYLA EFSANELER & MİTLER (Philip Wilkinson) Alfa Yayınları



11 Eylül 2017 Pazartesi

Kral Arthur ve Şövalyeleri

KRAL ARTHUR VE ŞÖVALYELERİ 


Kral Arthur ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri efsanesi yüzyıllar boyunca yazarların hayal gücünü ele geçirmiştir. Hikâyenin İngiliz, Alman ve Fransız yazarlar tarafından anlatılan çeşitlemeleri olmakla birlikte bunların hepsi Arthur'u akıllı, adil ve cesur bir hükümdar olarak tasvir ederler. Hikâyeler bu mükemmel kralın ve yiğit şövalyelerinin örnek olduğu onur, şövalyelik ve cesaret gibi idealleri yüceltmektedirler.

Mit

Kral Arthur heykeli MS 1520
Duvar Kilimi MS 1385
Arthur, İngiltere'deki Pengdragon kralı Uther ile Cornwall kraliçesi Ygem'in gayri meşru oğullarıdır. Gizlilikle büyütüldüğü için ailesinden uzak kalmıştır. Ancak Uther tahtını bırakmak için oğluna bir şans tanır. Bir kayaya kılıcını gömer ve bunu çıkarabilen kişinin İngiltere'nin gelecekteki kralı olmaya hak kazanacağını söyler. Pek çok şövalye bunu dener ama başaramaz, ta ki bir gün Arthur gelip kılıcı kolayca kayadan çıkarıncaya kadar... Daha sonra kılıç bir düelloda hasar görünce kendisine, Arthur efsanelerinde adı geçen esrarengiz ''Göl Lady''si tarafından yeni bir kılıç mitolojik Excalibur verilir. 

Kral ve Şövalyeleri

Arthur, krallığını bilgece yöneten namuslu bir kraldır. Kraliçesi yaptığı güzel Guinevere'ye âşıktır. Camelot'daki bir şatoda Yuvarlak Masa'nın etrafında birlikte devlet meselelerini tartıştıkları cesur şövalyeleri vardır. Bu şövalyelerin çoğu Hazreti İsa'nın ölmeden evvel kullandığı ve Hristiyanların tarihteki en önemli kutsal emanetlerinden biri olarak kabul edilen Kutsal Kâse'yi bulmak için araştırma yapmaktadırlar. Ancak sadece Galahad, Perceval ve Bors bu araştırmayı tamamlayabilmişlerdir. Hikâyenin bazı anlatımlarına göre sonunda Kutsal Kâse'yi bulurlar ve Kudüs kentine götürürler.

Arthur'un Ölümü

İllüstrasyon (1922)
Bu arada, Camelot'da da sorunlar baş göstermeye başlamıştır. Arthur'un en güvendiği şövalyelerinden biri olan Lancelot, Kraliçe Guinevere'ye âşık olmuş ve onunla yasak bir ilişki yaşamaya başlamışlardır. Arthur bunu duyunca aynı zamanda çok yakın arkadaşı olan Lancelot'u cezalandırır. Ardından Arthur'un oğlu Mordred krallığı ele geçirmek için babasına kafa tutar. Her iki taraftan çok sayıda savaşçı yapılan savaşta hayatını kaybeder, Kral Arthur ve Mordred dışında çok az sağ kalan olur. Arthur sonunda kendisine ihanet eden oğlunu öldürür ama kendisi de ölümcül biçimde yaralanmıştır. Ölüme yaklaşmakta olduğunun bilincinde, Avalon (elmalar adası) adı verilen bir yere gider ve orada ölüme benzer uzun bir uykuya dalar. Arthur'un İngiltere'nin çok güç bir zamandan geçtiği ve büyük bir lidere ihtiyaç duyduğu zaman geri dönüp ülkeyi yöneteceğine inanılır. Bu yüzden de ''Geçmişin ve Geleceğin Kralı'' olarak bilinir.

Önemli Karakterler

MS 1300
Arthur efsanelerinde -bazıları iyilerin gücü olan, bazıları ise Arthur'un Camelot'daki saltanatının sonunu getiren- pek çok karakter vardır. Pek çok şövalyenin yanı sıra iyilerin tarafındaki önemli karakterlerden biri de -büyücü, kâhin ve Arthur'un yol göstericisi olan- Merlin'dir (sağdaki resim). Kötü karakterler arasında çok ciddi bir ahlaki kusuru bulunan, Kraliçe Guinevere'ye âşık olan şövalye Lancelot bulunmaktadır. Lancelot'un bir diğer kusuru da Arthur'un oğlu Mordred'le olan savaşında kralına yardım etmekte gecikmesi olmuştur. Efsanenin bazı anlatımlarında Guinevere'nin yaşadığı yasak aşktan pişmanlık duyarak rahibe olmasından sonra Lancelot'un da rahip olduğu söylenir.

Şövalyeler

Yuvarlak Masa Şövalyeleri cesur ve onurlu erkeklerdir. Başkalarıyla ilişkilerinde adil, kadınlara karşı saygılı ve ihtiyacı olanlara yardımcıdırlar. Canavarları ve kanun dışı kişileri öldürecek kadar atak ve gözü pektirler. Başlarından geçenleri anlatan pek çok hikâye bulunmaktadır. Bunlardan bazıları, Galahad'ın Kutsal Kâse'yi arayışı, Arthur'un yeğeni Gawain'in maceraları, Pellinore'nin serüvenleri ve saf Perceval'in başından geçenlerle ilgilidir. Bazı hikâyeler aşkları hakkındayken bazıları da politik tartışmalardaki rolleri üzerinedir. 

Perceval

Doğuştan asil bir genç adam olan Perceval Kral Arthur'a layık olduğunu kanıtladıktan sonra şövalye olmuştur. Kâse efsaneleri onu biraz toy, hatta ''tamamen saf'' biri olarak tasvir ederler. Ancak onu Kâse'ye layık kılan da Kâse arayışından uzaklaştırmak için kendisine gönderilen Kundry'nin tahriklerine karşı koyması için yardım eden bu saflığıdır. Hikâyesi Richard Wagner'in operası Parsifal'e ilham kaynağı olmuştur. Söz konusu operada Perceval, Kutsal Kâse'nin muhafızı Amfortas'ın ölümcül yaralarını iyileştirmektedir.

Yuvarlak Masa

MS 1475
Arthur'un Camelot'daki şatosunda duran yuvarlak masanın çeşitli tarifleri vardır. Bazıları bu masaya 100 veya daha fazla şövalyenin oturabildiğini söyleseler de tüm tariflerde ortak bir nokta bulunur. O masada her şövalye eşit önemdedir. Oturumlar sırasında ''Tehlikeli Koltuk'' veya ''Tehlikeli Koltuğu'' olarak bilinen tek bir bir sandalye boş bırakılır çünkü o koltuğa oturan şövalyenin Kutsal Kâse'yi bulacağına ve öleceğine dolayısıyla Yuvarlak Masa günlerinin sona ereceğine inanılırdı. 












Kaynakça:
  1. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpIb2x5LWdyYWlsLXJvdW5kLXRhYmxlLWJuZi1tc19mci0xMTZGLWY2MTB2LTE1dGgtZGV0YWlsLmpwZw
  2. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpCb3lzX0tpbmdfQXJ0aHVyXy1fTi5fQy5fV3lldGhfLV9wMzA2LmpwZw
  3. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpJbm5zYnJ1Y2tfMV8yNjIuanBn
  4. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpNZXJsaW5fKGlsbHVzdHJhdGlvbl9mcm9tX21pZGRsZV9hZ2VzKS5qcGc
  5. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpBcnRoX3RhcGVzdHJ5Mi5qcGc
  6. https://www.youtube.com/watch?v=yGnfFW-vyzU
  7. KÖKENLERİ VE ANLAMLARIYLA EFSANELER & MİTLER (Philip Wilkinson) Alfa Yayınları




Beowulf

BEOWULF


Beowulf''un ilk sayfası
Kahraman Beowulf'un hayatı onur, yiğitlik ve arkadaşlık değerlerini öne çıkaran aynı adlı ünlü Anglosakson şiirinde anlatılır. Şiir, Güney İsveç'ten gelen bir halk olan Geatların genç savaşçısı Beowulf'un hikâyesiyle başlar. O, en berbat rakiplerini bile yenebilecek güce ve cesarete sahip biridir. Hikâye, kahramanın Danimarkalıları korkutan canavarları nasıl öldürdüğünü anlatarak devam eder. Daha sonra Geatların kralı olur ve son savaşı sırasında kahramanca ölümüne kadar uzun yıllar saltanat sürer.

Mit

İllüstrasyon 
Genç bir adam olan Beowulf, Danimarka'ya gider. Danimarka kralı Hrothgar ve halkı uzun yıllardır Grendel adlı bir canavarın tehdidi altında yaşamaktadırlar. Canavar geceleri, Hrothgar'ın sarayına girmekte, uyuyan savaşçılardan bazılarını öldürmekte ve daha sonra yemek için yanında götürmektedir. Beowulf canavarla dövüşmeyi teklif eder ve Grendel için bir tuzak hazırlar, yaratığı ağır yaralayarak öldürür. Kral Hrothgar çok mutlu olur ve Beowulf'a pek çok hediyeler bağışlar. 

Grendel'in Annesi

Grendel'in ölümü canavar annesini çok öfkelendirmiştir ve intikam almak için Heorot'taki insanlara saldırmaktadır. Dişi canavar bir gölde yaşamaktadır, bu nedenle Beowulf onunla savaşmak için gölün çamurlu derinliklerine dalar. Bu, Beowulf için uzun ve zorlu bir mücadeledir çünkü canavarın kalın, pullarla kaplı derisini kılıcıyla delemez, Sonunda yaratığın silahlarından birini almayı, onu kendi silahıyla bıçaklayıp öldürmeyi ve Danimarkalılara huzur getirmeyi başarır. Zaferinden sonra Geatların ülkesine geri döner, oranın kralı olur ve 50 yıl boyunca onları yönetir.

Beowulf ve Ejderha

Beowulf yaşlandığı zaman da Geatların başına musallat olan bir canavarla daha savaşma zorunluluğuyla karşılaşacaktır. Bir ejderha eski zamanlarda toprağa saklanmış bir hazinenin bulunduğu bir tepeciğin yüzlerce yıldır bekçiliğini yapmaktadır. Bir hırsızın tepeye girip değerli bir kabı çalmasına öfkelenen ejderha sağa sola saldırmaya başlar. Bunun üzerine Beowulf ve en cesur adamlarından bazıları canavarla karşılaşmaya hazırlanırlar. Beowulf kendisini ejderhanın alevli nefesinden korumak için kalın bir metal kalkan taşımaktadır ancak kılıcı canavarın derisini delmeye yeterli değildir. Savaşçıları teker teker korkuyla kaçarak onu terk etmeye başlarlar. Beowulf canavar tarafından ensesinden havaya kaldırıldığında artık yenilmek üzere olduğunu düşünür.

1908 yapımı bir tasvir
 Hâlâ Beowulf'un yanından ayrılmamış olan Wiglaf adındaki sadık savaşçısı canavarın göbeğinde kılıcıyla bir delik açmayı başarır. Bu sırada Beowulf ejderhaya bıçağıyla saldırır. Birleşen güçleri ejderhayı zayıflatır ve sonunda canavar ölür. Yaratık katledilmiştir ama sıcak, zehirli nefesi de Beowulf'u zehirlemiş ve ölmesine neden olmuştur. Ölmeden hemen önce Wiglaf'ı veliahtı ilan ederek tüm hazinelerini ve silahlarını, tehditlere karşı savaşmayı sürdürmesi için bu genç kahramana bıraktığını söyler (sağdaki resim). 

Canavarlar

Beowulf ve diğer Kuzey Avrupa mitlerindeki canavarlar, güçleri sıradan insan savaşçıları aşan yaratıklardır. Grendel'in annesinin yaşadığı göl dibi gibi karanlık yerlerde gizlenirler ve görünüşleri çoğu insanın ödünü patlatacak kadar iğrençtir. Ejderhaların çoğu silahla yaralanamayacak kadar kalın, pullu derileri vardır ve zehirli, sıcak bir ateş üflerler. Biçimleri genellikle yılan gibidir ve bazılarının kanatları vardır. Bu yaratıklar genelde kendilerini yenen yiğit savaşçıların kahramanlıklarını vurgulamak için tasarlanmıştır. Ancak Beowulf'ta aynı zamanda Hristiyanlık tonu da bulunur; dindar ve erdemli kahramanlarla savaşan canavarlar ya kâfirdir veya hristiyan değildir.

Gömülü Hazine

MS 625
Anglosakson şiiri, bir kralın en cesur savaşçılarına armağan edeceği yüzük ve mücevher gibi hazinelerden bahseder. Büyük Anglosakson kralları öldükleri zaman mücevherlerinden bazıları ile gömülürler. Bu tür değerli parçalardan oluşan en geniş koleksiyon 1939 yılında İngiltere'nin doğusundaki Sutton Hoo gömütünde bulunmuştur (sağdaki resim). Burası bilinmeyen bir Doğu Angliyen kralına (muhtemelen 627'de ölen Redwald'a) ait bir mezardır ve koleksiyonda karışık inançları gösterecek şekilde hem Hristiyan hem de Hristiyan olmayan parçalar bulunmaktadır.

Anglosaksonlar

Romalılar 5.yüzyılda İngiltere'den ayrıldıktan sonra ülkenin güney kısmı, sonradan Anglosaksonlar adını alacak olan Almanya'nın kuzeyinden ve Danimarka'dan gelen istilacılar tarafından yönetilmiştir. Anglosakson veya Eski İngilizce olarak bilinen dilleri daha sonra modern İngilizceye evrilecek olan Alman dilidir. Anglosakson rahipler ve bilginler eski ingilizceyi, düz yazılar, bilmeceler, Anglosakson Tarihi adı verilen bir kitap ve konusu kahramanlık ve din olan şiirlerinde kullanmışlardır.









Kaynakça:
  1. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpTdG9yaWVzX29mX2Jlb3d1bGZfd2lnbGFmX2FuZF9iZW93dWxmLmpwZw
  2. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpTdG9yaWVzX29mX2Jlb3d1bGZfZ3JlbmRlbC5qcGc
  3. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpCZW93dWxmX0NvdHRvbl9NU19WaXRlbGxpdXNfQV9YVl9mLl8xMzJyLmpwZw
  4. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpTdXR0b25fSG9vX2hlbG1ldF8yMDE2LnBuZw
  5. https://www.youtube.com/watch?v=yQdxPxJW68M
  6. KÖKENLİ VE ANLAMLARIYLA EFSANELER & MİTLER (Philip Wilkinson) Alfa Yayınları




Nors Kozmosu

NORS KOZMOSU 


Eski Nors efsaneleri kozmosu, cücelerden devlere kadar, her biri farklı türlere ev sahipliği yapan bir çok değişik bölge ya da dünyalar olarak tasavvur etmişlerdir. Bu çeşitli dünyalar Yggdrasil adı verilen ve aynı zamanda dünya ağacı olarak da bilinen karaağacın dalları ve kökleri tarafından tutulmaktadır. Bu dünyaların kesin ayrıntıları her ne kadar bir kaynaktan diğerine değişiyorsa da Yggdrasil sabit bir figür olarak kalmaktadır. 




Mit

Dünya ağacı Yggdrasil, Yeraltı'nın en dipteki bölgelerinden gökyüzünün en üst katlarına kadar tüm evreni tutar. Ağacın Nors evreninin farklı bölümlerini nasıl tutabildiği konusunda yazarlar arasında bir görüş birliği yoktur ancak hepsi de ağacın dünya için destekleyici bir belkemiği olduğunda hemfikirdir. 

Köklerde

Yggdrasil
Yggdrasil'in altında üç tane devasa kök bulunmaktadır. Bazıları bu köklerden birinin Asgard'ı, Aesir'in ya da esas tanrı ve tanrıçaların evini tuttuğuna inanırlar. Efsanenin diğer versiyonlarında ise Asgard, ağacın bazı dallarının tuttuğu, diğer dünyalarla Bifröst adı verilen bir köprüyle bağlanan, havada asılı bir yerleşim yeridir. Ağacın ikinci kökü Jotunheim'i, buz devlerinin buzdan evlerini tutmaktadır. Hemen yanında bilgelik tanrısı Mimir'in kesik kafası ve Mimir kuyusu bulunmaktadır. Bu kuyu, sularıyla bilgelik ve akıl taşımaktadır. Üçüncü kök Niflheim adı verilen ve dünya yaratılmadan önce de varolan başka bir soğuk bölgeye uzanmaktadır. Bu bölgede tek ısı kaynağı Hvergelmir adındaki topraktan çıkan sıcak su kaynağıdır. Hemen yakında kötülük yapanların sonsuza dek günlerini geçirecekleri Yeraltı Kraliçesi Hel'in evi vardır.

Dallarda

Yggdrasil'in tam ortasında insanların dünyası Midgard vardır. Evrenin tam ortasında olduğuna inanılır ve bazı kaynaklara göre Asgard'a Bifröst köprüsüyle bağlanmaktadır. Tanrı Heimdall tarafından korunan bu köprüyü, sadece tanrılar ve ölmüş kahramanlar, Odin'in Asgard'daki evi Valhalla'ya giderlerken kullanabilirler. Yggdrasil'in dalları tarafından tutulan diğer dünyalar arasında karanlık elflerin evi olan Svartelfheim ve aydınlık elflerin evi Gimle de vardır.

Değişik Kaynaklar

Nors evreni ile ilgili bazı kayıtlar bu dünyalar için farklı konumlar vermektedir. Bunlardan birine göre Jotunheim, Midgard'ın doğusundadır ve insanların dünyasından nehirler ve ormanlarla ayrılmıştır. Gimle, bazı kaynaklarda, gökyüzünün yüksek bir yerinde konuşlanmış parıltılı bir mekandır. İskandinav yazarlar ortaçağlarda Hristiyan kültüründen etkilenmeye başladıklarında Gimle'yi bir tür cennet ve aydınlık elfleri de Hristiyan meleklerinden bazı özelliklere sahip periler gibi görmeye başlamışlardır.

Yggdrasil'in Yaratıkları

Yggdrasil ''Ygg'in (veya Odin'in) atı'' anlamına gelmektedir. Nors şairlerinin lirik anlatımıyla Odin ağaçta sallanırken ona ''binmiş'' ve bu arada ''rune''larda bulunan tüm bilgiyi almıştır. Ağaç ondan sonra da pek çok hayvana ev sahipliği yapmıştır. Yüksekteki dallarından birinde kartal ve atmaca, altında ise başlarını büyük bir yılanın veya ejderhanın çektiği pek çok yılan türü yaşar. İkisi arasında da bir sincap (sağdaki resim) ve dörtlü bir geyik topluluğu bulunmaktadır. Sincap aşağıdaki yılanla yukarıdaki kartal arasında kindar mesajlar taşıyarak ağaçta bir aşağı bir yukarı gidip gelir, böylece ikisi arasındaki düşmanlığı sürdürür. Geyikler doğal birer ağaç budayıcı oldukları için Yggdrasil'in yapraklarını ve filizlerini yerler.

Bifröst

İnsanlarla tanrıların dünyaları Midgard'ın üzerinde gökyüzünün ortasından geçen, gökkuşağından bir köprüyle birbirine bağlanırdı. Bu köprüye İzlandalı yazar Snorri Sturluson tarafından Bifröst adı verilmişti. Bunun anlamı ''pırıltı'ydı. Dünyanın sonu geldiğinde güneyin ateşli dünyası Muspell'in savaşçıları köprüyü geçerek Asgard'ın tanrılarına savaş ilan edecekler ve Heimdall tanrıları son savaşa çağırmak için boynuzu öttürecekti (sağdaki resim).

Nidhogg Krallığı

Nidhogg MS 1700 
Yılan veya ejderha Nidhogg'un krallığı ağacın ayaklarındaydı. Burası hem tehlikelerle hem de özel ödüllerle dolu anlaşılması güç bir yerdi. Bu özel ödüllerin en başında bilgelik gelirdi ve ağacın altındaki üç kuyudan biri olan Mimir'in kaynağından gelirdi. Diğer iki kuyu daha tehlikeliydi: Biri kader kuyusuydu ve insan ömrünün uzunluğunu tayin eden Nornlar tarafından korunurdu. Diğeri ise zehir kuyusuydu ve Nors Yeraltısı Hel'in nehirlerinin kaynağıydı. Bu karanlık bölgelerin etrafında Nidhogg kayarak dolaşırdı. İnsan ölülerinin etleriyle kendisine ziyafet çeker ve Yggdrasil'in köklerini kemirirdi.







Kaynakça:
  1. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpBTV83MzhfNHRvX1JhdGF0b3Nrci5wbmc
  2. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpIZWltZGFsbF9hbl9kZXJfSGltbWVsc2JyJUMzJUJDY2tlLmpwZw
  3. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpUaGVfQXNoX1lnZ2RyYXNpbF9ieV9GcmllZHJpY2hfV2lsaGVsbV9IZWluZS5qcGc
  4. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpOaWRob2dnLnBuZw
  5. https://www.youtube.com/watch?v=Xojr6DKkwkA
  6. KÖKENLERİ VE ANLAMLARIYLA EFSANELER & MİTLER (Philip Wilkinson) Alfa Yayınları


10 Eylül 2017 Pazar

Bellerophon ve Pegasus

BELLEROPHON VE PEGASUS


Pek çok Yunan kahramanı gibi Bellerophon'a da imkânsız gibi görünen bir görev verilmiştir; Chimera adı verilen canavarı öldürmek. Aldığı ilahî yardım ve muhteşem uçan at Pegasus'un yardımlarıyla Bellerophon başarılı olur ama zaferi ona kendi bulunduğu yer hakkında abartılı bir görüş kazandırır. Bu abartılı durum, Olympos Dağı'ndaki tanrıları ziyaret etmek için atının uçma yeteneğini kullanmasıyla kendini aşar. Tanrılar bu hareketi büyük bir haddini bilmezlik olarak gördüler. Bellerophon bir kahraman olmasına rağmen tanrı statüsüne sahip değildi ve bu yüzden cezalandırıldı.

Mit

Bellerophon kendi şehri Korint'te istemeden bir adamı öldürmüş ve sürgüne gönderilmiş genç bir kahramandı. Proetus'un hükümdar olduğu Tiryns şehrine kabul edilmiş ama kralın karısı Stheneboia ona âşık olmuştu. Bellerophon onun ilişkiye girme teklifini kabul etmeyince kraliçe intikam almak için onu kendisine taciz etmeye çalışmakla suçladı. Proetus karısının yalanlarına inanınca Bellerophon kendisini yine sürgünde buldu. Bu kez Proetus onu Stheneboia'nın babası Iobates'in krallığı Lycia'ya göndermişti. Proetus, Iobate'den Bellerophon'u öldürmesini istemiş ama Iobates bir misafirini katletmeyi istememişti. Bunun yerine Bellerophon'a, boşu boşuna gibi görünen bir görev verdi. Bellerophon'un yarı yılan, yarı keçi, yarı aslan olan canavar Chimera'yı öldürmeye gönderdi.

Chimera'yı Avlamak

MÖ 425-420
Athena, genç kahramana sihirli kanatları olan Pegasus adında bir at verdi. Onun da yardımıyla Bellerophon canavarın üzerine çullandı ve kılıcıyla onu öldürerek Iobates'in krallığını ölümcül bir tehditten kurtardı (sağdaki resim). Athena, Bellerophon'un atı alıkoymasına izin verdi ve o da atına binerek pek çok maceraya atıldı.Chimera'nın babasını yendi, Iobates'in krallığını tehdit eden devleri öldürdü, Amazon denilen erkek gibi dövüşmeleriyle ünlü kadın savaşçıları püskürttü. Iobetes, Bellerophon'dan çok etkilendi ve ikisi arkadaş oldular. Kral evlendirmek için ona kızını bile teklif etti. Çok geçmeden kindar Stheneboia öldü. Bazı mitlere göre Bellerophon'un evlenmesi üzerine umutsuzluktan intihar etti, kimilerine göre ise Bellerophon kadının onu tacizle suçladığını keşfeder etmez öfkeyle onu öldürdü. Onun ölümünden sonra aile huzur içinde yaşamaya başladı.

Bellerophon'un Ölümü

Pegasus'un sırtından kazandığı zaferler, Bellerophon'u iyice hırslandırdı. Atının onu bir tanrı kadar güçlü kıldığına karar verdi ve Olympos Dağı'na uçarak gitmeyi planladı. Olympos Dağı'na davet edilmeden hiçbir ölümlü gelemeyeceği için Zeus onun bu cüretine çok kızdı. Tanrıların kralı yolun yarısında atı sokması için bir sinek gönderdi. Pegasus arka ayakları üzerinde şahlanınca Bellerophon dünyaya yuvarlanarak ölümle buluştu

Pegasus

MÖ 6. yüzyıl
Pegasus'un ismi Yunancadaki ''su kaynağı'' kelimesi ile ilişkilidir ve onun doğumuyla ilgili mitlerden biri Pegasus'un uzak batıda, Okyanus'un su kaynaklarında doğduğunu söyler. Bellerophon'la olan maceralarından sonra Olympos Dağı'na uçmuş, orada başka bir su kaynağının, Hippocrene'nin, Müzlerin katıldığı bir şarkı yarışması şarkı yarışması sırasında Helikon Dağı'ndan akmasına sebep olmuştur.





Chimera

Sonsuz ateş denilen Türkiye'nin Likya
bölgesinde (olayların yaşandığı bölge)
 doğal olarak yanan ateş (Yanartaş) 
Chimera heykeli MS 1553
İki canavarın, yarı insan yarı ejderha Typhon'la yılan-kadın Echidna'nın çocukları olan Chimera, klasik mitolojisinin en acayip melezlerindendir. Korkunçluğu hem tuhaf karmaşık şeklinden hem de ağzından ateş çıkarmasından ileri gelmektedir. Iobetes'in krallığını bastığında kral adamlarını arkasından gönderir ama hepsi yaratığın kavurucu nefesiyle yanarlar.

Tiryns

Tiryns'te bulunan bir tünel
Proetus'un krallığı Tiryns, Yunanistan ana karasında gerçek bir yerdir. MÖ 2. yüzyıla kadar uzanan hasar görmüş bir kale şehridir. Bu nedenle 1000 yıl sonra Yunan mitolojisi gelişmiş biçimine eriştiğinde zaten vardır. Tiryns'in antik binaları o kadar büyük taşlarla inşa edilmiştir ki eski zamanlarda insanlar bu binaların Kykloplar veya devler tarafından yapıldığına inanmışlardır

















Kaynakça: 
  1. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpQYXNzYWdld2F5X29mX3RoZV9nYWxsZXJpZXNfd2l0aGluX3RoZV93YWxsc19vZl9UaXJ5bnMuanBn
  2. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpDaGltZXJhX2RpX0FyZXp6by5qcGc
  3. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly90ci53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRG9zeWE6RmlyZXNDaGltZXJhMi5qcGc
  4. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpXaW5nZWRfaG9yc2VfRG9kb25hX0xvdXZyZV9CcjE0OS5qcGc
  5. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpOQU1BX0VwaW5ldHJvbl9CZWxsJUMzJUE5cm9waG9uLmpwZw
  6. KÖKENLERİ VE ANLAMLARIYLA EFSANELER & MİTLER (Philip Wilkinson) Alfa Yayınları