World Clock

Translate

31 Aralık 2017 Pazar

Cadı Efsaneleri

CADI EFSANELERİ


Slavların folkloru genel olarak atalarının kötülükler, bilinmeyenler ve ormanın derinliklerinde yaşayan tehlikeler hakkındaki korkularını yansıtmaktadır. Slav mitolojisinde bu ormanlarda yaşayan netameli kadınlar olduklarına inanılan cadıların masum insanları avlayıp aile ilişkilerini veya sosyal düzeni bozmaya çalıştıkları pek çok hikâye vardır. Bu tür kötü karakterlerin en başında da Rus efsanelerinde ve ismi biraz farklılık gösterse de Orta Avrupa'da bulunan benzer hikâyelerde ortaya çıkan Baba Yaga gelmektedir. Her ne kadar kurbanlarının çoğu onu alt etmeyi başarsalar da onun küçük çocukların etine olan doymak bilmez iştahı hiç değişmez.

Baba Yaga

Baba Yaga adındaki cadı, hikâyelerde genellikle ya tahtadan bir bankta oturan ya da bir sobanın başında kendisini ısıtmaya çalışan kırış buruş yaşlı bir kadın olarak tasvir edilmektedir. Yolculuk ederken geniş bir havan topunun üzerine oturur ve elindeki havan tokmağıyla kendisini gökyüzüne doğru fırlatır. Uçarken ardında vahşi fırtınalar yaratır. Özellikle yakalayıp yiyebileceği küçük çocukları arar. Bazı insanlar bakışlarıyla insanları taşa çevirdiğine ve eve döndüğünde yemek için onları tekrar insana dönüştürdüğüne inanırlar. Baba Yaga yediği insanların kemiklerini, kendine insanların yüzlerce mil öteden bile ödlerini patlatacak korkunç görünüşlü ve tılsımlı bir ev yapmak için kullanır. Bahçesindeki çit öldürdüğü çocukların kafataslarıyla dekore edilmiştir ve cadı onları fener gibi yakmaktadır.

Vassilisa 

Vassilisa ailesiyle bir köyde yaşayan genç bir kızdır. Annesi hastalanır ve ölmeden evvel Vassilisa'ya sihirli bir oyuncak bebek verir. Bebeğe yemesi için iyi şeyler verildiğinde o da Vassilisa'ya öğüt verecektir. Vassilisa'nın babası yeniden evlenir ancak üvey annesi ve üvey kardeşleri Vassilisa'dan hiç hoşlanmazlar ve evdeki tüm zor işleri ona yıkarlar. Bir gün evdeki lambaları yakmak için bir mum gerektiğinde üvey annesi onu Baba Yaga'ya gönderir. Ancak cadı ona mum vermek yerine, haşhaş ve bezelye tohumlarıyla dolu bir kaptaki bezelyeleri ayıklamak gibi imkânsız görevler verir. Vassilisa tüm görevleri bebeğinin yardımıyla başarıyla tamamlar ama Baba Yaga ona iş çıkarmaya devam eder. Kaçmaktan başka yol kalmadığını anlayan Vassilisa gece cadı uyurken çitin üzerindeki kafataslarından birini de yanına alarak evden kaçar.
Vassilisa eve elinde Baba Yaga'nın çitinden çaldığı kafatasıyla döndüğünde kafatasının parlak gözleri üvey annesi ve üvey kardeşlerinin üzerinde yanıp sönerek onları küle çevirir.

Mariassa

Bir zamanlar, Mariassa adında bir kızı üvey annesi Baba Yaga'ya iğne iplik almaya gönderir. Şansına kız daha önce teyzesini aramıştır ve o da Mariassa'ya Baba Yaga'nın köpeğinin çenelerinden nasıl kurtulacağını ve kedisiyle nasıl konuşacağını anlatmıştır. Mariassa cadı kendisini hapsetmeye kalkıştığında kediye oradan nasıl çıkacağını sorar, kedi de kıza elinde bir fırça ve havlu ile kaçması gerektiğini söyler. Mariassa kaçarken cadının arkasından yaklaştığını duyunca havluyu arkasına atar. Havlu bir denize dönüşür. Ardından da fırçayı atar ve fırça da bir ormana dönüşür ve Baba Yaga'yı hapseder.

Cadı Yakma

Hristiyanlığın Orta ve Doğu Avrupa'ya gelişi ile birlikte cadılara, şeytanın işini yapan kötü ruhlu kadınlar olarak bakılmaya başlanmıştır. Cadı olduklarından şüphelenilen ama cadılıkla uzaktan yakından ilişkisi olmayan pek çok kadın kazıklara bağlanarak yakılmıştır. Bahar Bayramı'nda cadı maketleri yakmak Orta Avrupa'da hâlâ popüler bir âdet olarak sürdürülmektedir. İlkbaharın gelişini kutlayan ve birçok ritüelle birleştirilen bu tür âdetler ölenleri anmak içinde düzenlenmektedir.











  1. https://www.google.com.tr/imgres?imgurl=https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/4/45/Bilibin._Baba_Yaga.jpg/1200px-Bilibin._Baba_Yaga.jpg&imgrefurl=https://en.wikipedia.org/wiki/Baba_Yaga&h=1537&w=1200&tbnid=6Fz4f3YFcoAVpM:&tbnh=186&tbnw=145&usg=__5-m1_Jh_h1SHmY24mgo_QED8PtQ%3D&vet=10ahUKEwj4jPzcjbTYAhUpIpoKHZ99B84Q_B0IqQEwEw..i&docid=B1AM9Uh8mcnbEM&itg=1&client=opera&sa=X&ved=0ahUKEwj4jPzcjbTYAhUpIpoKHZ99B84Q_B0IqQEwEw
  2.  https://www.youtube.com/watch?v=Wfp2KkDioi8
  3. KÖKENLERİ VE ANLAMLARIYLA EFSANELER & MİTLER (Philip Wilkinson) Alfa Yayınları

23 Aralık 2017 Cumartesi

Kalevala

KALEVALA


Epik bir şiir olan Kalevala, Doğu Finlandiya'nın geleneksel sözlü şiirine dayanmaktadır ve ülkenin ulusal destanıdır. Efsane dünyanın yaradılışını, Finlilerin ülkesi (Kalevala) ile Kuzey Ülkesi (Pohjola) arasındaki rekabeti anlatır. Aynı zamanda üç Finli kahramanının -Väinämöinen, İlmarinen ve Lemminkäinen- Kuzey Ülkesi'nin prensesinin kalbini kazanmaya çalışmasını anlatır. 

Mit

Efsane zamandan bile önce var olan hava, İlma ile başlar. İlma'nın annesi tarafından yaratılan bulutlar arasında durmaksızın dolaşan Luonnotar adında bir kızı vardır. Uzun yıllar sonra yorgunluktan bitap bir halde okyanusa düşer. 

Väinämöinen ve Dev

Väinämöinen tasviri
Luannotar suyun içinde 700 yıl sürüklenir. İçinde çalkalanıp durduğu su kendisi farkında olmadan onu hamile bırakmıştır. Ancak bu hamilelik o kadar uzun sürer ki çocuğu Väinämöinen daha onun rahmindeyken yaşlanmıştır. Doğumundan sonra Väinämöinen yüzerek daha sonra Finlandiya olacak kıyılara kadar gelir. Orada kendisine bir ev oluşturmaya çalışırken Joukahainen adında bir devle karşılaşır. İkisi ilk önce şiddetli biçimde tartışırlar ancak yetenekli bir müzisyen olan Väinämöinen müzik yarışmasında devi yener ve mükâfat olarak kız kardeşi Aino ile evlenir. Ancak Aino yaşlı bir adamla evlenmek istemez ve bu birlikteliğe razı olmaktansa kendini boğarak öldürmeyi tercih eder. Bunun üzerine Väinämöinen kendine bir eş bulmak için Kuzey Ülkesi Pohjola'ya gitmeye karar verir. 

İmkansız Görevler

Kuzey Ülkesi'ne yolculuk uzun ve çetindir ama Väinämöinen sonunda Pohjola'ya ulaşır ve hükümdar Louhi ile tanışır. Louhi, Väinämöinen'e bir söz verir; eğer hem tuz, hem un, hem altın üreten bir sampo, sihirli bir değirmen yapabilirse onun kendi kızıyla evlenmesine izin verecektir. Böyle bir alet daha önce hiç yapılmamış olmasına rağmen Väinämöinen denemeye karar verir. Sampo'yu yapmak için Finlandiya'ya dönerken Louhi'nin kızı, Kuzey'in Bakiresi ile tanışır ve sampo olmadan kendisiyle evlenmeyi teklif eder. Kız kabul eder ancak görünürde daha az imkânsız olan bazı şartları vardır. Bunlar arasında bir taşı soymak, bir yumurtayı düğümlemek, kör bir bıçakla saçlarını kesmek ve bir dokuma tezgâhından kayık yapmak bulunmaktadır. Väinämöinen, Louhi tarafından gönderilen ruhlar aracılığıyla bu görevlerden vazgeçer ve usta bir zanaatkâr olan ağabeyi İlmarinen'den sampoyu kendisi için yapmasını ister. Daha sonra kendisinden engereklerle dolu bir tarlayı sürmek gibi başka görevler de istenir. Hepsinde başarılı olunca Louhi'nin kızıyla evlenmesine izin verilir. Kuzeyin Bakiresi ile evlenme hakkını sampoyu yapan kişinin kazanacağını unutan Väinämöinen aşk konusunda bir kez daha hayal kırıklığına uğramıştır.

Samponun Geri Gelişi

İlmarinen ve Louhi'nin kızı uzun süre birlikte kalmazlar. Kuzey'in Bakiresi evlendikten kısa bir süre sonra öldürülür çünkü Kullervo adındaki büyücüye kötü davranmıştır. İlmarinen Louhi'nin diğer kızıyla evlenmek ister ancak Louhi reddeder. Bunun üzerine İlmarinen Finlandiya'ya döner ve sampo da Kuzey Ülkesi halkında kalır. Väinämöinen ve İlmarinen, Louhi ve halkının sampoyu ellerinde tutmalarının ve onun getirdiği zenginliklerden faydalanmalarının adil olmadığını düşünürler. Eğer Kuzey Ülkesi'nde bir şey kazandırmanın doğru olacağına karar verirler. Bunun üzerine ikisi yanlarına maceraperest ve düzenbaz Lemminkäinen daha önceden Louhi'nin kızlarından birine kur yapmak için Pohjola'ya gitmiştir ve orada kendisine başarması için birtakım görevler verilmiştir. Bunlardan biri Yeraltı'ndaki Tuonela Kuğusu'nu öldürmek de vardır; Lemminkäinen orada öldürülmüş ancak daha sonra annesi tarafından hayata döndürülmüştür. Şimdi de Louhi'den intikam almak istemektedir. Üç kahraman yolculukları sırasında bir balık tutarlar ve Väinämöinen onun sırt kemiğinden, arp benzeri bir müzik aleti olan kanteleyi yapar. Bu aletin dinleyenleri büyüleme ve uyutma gibi bir gücü vardır. 



Kuzey Ülkesi'ne geldiklerinde Väinämöinen kantele ile bir melodi çalar ve Louhi ile müritleri derin bir uykuya dalarlar. Üç kahraman daha sonra sampoyu alır ve denize açılırlar. Ne yazık ki tam o sırada Lemminkäinen yüksek sesle bir zafer şarkısı söyleyerek Louhi ve yandaşlarını uyandırır. Öfkelenen Louhi gemilerini batırmak için fırtınalar gönderir ve onları izlemek için de dev bir avcı kuşa dönüştürür. O karışıklıkta sampo parçalara ayrılır ve bu parçalardan bir kısmı denizin derinliklerine gömülür. Väinämöinen samponun bulabildiği tüm parçalarını toplar. Kendisi ve ağabeyi onu bir daha asla yapamayacaklarını bilseler de bazı parçalarının bile ülkelerine refah getirebileceğini düşünmektedirler. Väinämöinen bu parçaları Fin halkına bırakır. Artık çok yaşlı bir adam olarak güçlerinin zayıflamakta olduğunu hissetmektedir. Bu yaşamdan ayrılır ama halkının ona her ihtiyacı olduğunda geri geleceğine inanılır.











  1. http://www.wikizero.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvViVDMyVBNGluJUMzJUE0bSVDMyVCNmluZW4
  2. http://www.wikizero.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpHYWxsZW5fS2FsbGVsYV9UaGVfRm9yZ2luZ19vZl90aGVfU2FtcG8uanBn
  3. http://www.wikizero.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpHYWxsZW4tS2FsbGVsYV9UaGVfZGVmZW5jZV9vZl90aGVfU2FtcG8uanBn
  4. https://www.youtube.com/watch?v=7yh9i0PAjck
  5. KÖKENLERİ VE ANLAMLARIYLA EFSANELER & MİTLER (Philip Wilkinson) Alfa Yayınları

Nors Kökenleri

NORS KÖKENLERİ


Tüm yaradılış hikâyeleri gibi dünyanın kökeni hakkındaki Nors hikâyeleri de konuyu doğal fenomenlerle açıklama yolunu seçer. Nors mitleri ile ilgili ilk hayatta kalma kayıtları da İzlandalı yazarlar tarafından tutulmuştur. Bunlar, yaradılış hikâyelerini İzlanda'nın buzulları ve yanardağlarında olduğu gibi ateşle buzun bir araya geldiği bir arazide kurgular. Kuzeyde kar ve buzun, güneyde ise köpüren bir ateş ve alevlerin dünyası vardır. İlk kez devler biçiminde ortaya çıkan yaşam, bu iki zıt gücün etkileşiminden doğmaktadır.

Mit

İlk inek Audhumla devleri dört ayrı memesinden akan sütle
besledi. Sütü onlara güç ve cesaret kazandırdı.
Başlangıçta hiçbir şey yoktu, yalnızca Ginnungagap denilen geniş bir boşluk. Yavaş yavaş bu boşluğun iki yanında iki ülke belirdi. Sıcaklık ve ateşin bölgesi olan Muspelheim güneyde, soğuk ve buzun bölgesi olan Niflheim kuzeydeydi. Ortada ise Muspelheim'in sıcak havası ile Niflheim'in soğuk havası karşılaşıyor ve buzları eritmeye başlıyordu. Eriyen buzulun damlaları sonunda Ymir adı verilen kocaman bir buzdan deve dönüştü.

Devler ve Audhumla

Ymir uyudu ve Muspelheim'den gelen sıcak hava bedeninin üzerinde dolaşırken terlemeye başladı. Onun terinden başka buzdan devler ortaya çıktı. Sol kolunun altından bir dişi bir erkek ve bacaklarından da altı başlı bir başka erkek yaratıldı. Bu arada, buz erimeye devam ederek Audhumla adındaki büyük bir inek şeklini aldı. Bu inek ilk buzdan devleri sütüyle besledi. Audhumla, buzu emiyor ve eriyen suyu içiyordu. O emdikçe bir başka devin önce başı, ardından vücudu oluştu ve üç gün sonra buzdan bir dev daha çıktı. Bu sonuncu ile birlikte Niflhheim'da buzdan devlerden oluşan bir grup meydana geldi. Audhumla'nın buzdan yarattığı ilk devin Borr adında bir oğlu oldu ve bu oğlan Bölthorn adındaki devin kızı Bestla ile evlendi. Çiftin Odin, Vili ve Ve adında üç çocukları oldu. Bu üç çocuk ilk Nors tanrılarıydılar, Odin de liderleriydi.

Dünyanın Yaratılması

Efsanelerde Aesir'in üç liderinden en ünlüsü
savaşlarda insanüstü bir güce sahip olan ve
şekil değiştirebilen Odin'di. Aksine Vili
ve Ve maceralarda Odin'e yardımcı olan
daha silik figürlerdi.
Üç tanrı sürekli kendilerine saldıran Ymir'le savaşıyorlardı. Sonunda hepsi bir araya gelerek Ymir'i öldürdüler. Ymir'in damarlarından seller halinde akan kanlar, ağaç kovuğundan yapılmış bir kayıkla kaçan ve sonunda Jotunheim denen bir yere yerleşen Bergelmir (Ymir'in torunu) ve karısı dışındaki tüm devleri öldürdü. Üç tanrı daha sonra Ymir'in etinden dünyayı yarattılar. Kırılmamış olan kemikleri dağları, kanı nehirleri, gölleri ve denizleri, kafatası da gök kubbeyi oluşturdu. Muspelheim'dan güneşi, ayı ve yıldızları yaratan kıvılcımlar attılar. Tanrılar daha sonra da bir dişbudak ağacından Ask adındaki ilk erkeği ve bir karaağaçtan Embla adındaki ilk kadını yarattılar.

Yaratıcılar

Nors mitolojisinin yaratıcı tanrıları Odin, Vili ile Ve ilk Aesir veya gökyüzü tanrılarıydılar. Evrenin en yüksek noktasında yer alan Asgard'da bir kalede otururlardı. Birlikte Vanir adındaki toprak veya bereket tanrıları ve onları yöneten Deniz Tanrısı Njörd'le iki çocukları Frey ve Freya'dan oluşan başka bir grup tanrılarıyla uzun bir savaş yaptılar. Savaştan kimse galip çıkamıyordu, sonunda taraflar rehineleri değiş tokuş ederek ateşkes yapma konusunda anlaştılar. Aesir, kendi üzerine düşeni yapmak için tanrılarından ikisini, kör Hoenir ile bilge Mimir'i gönderdi. Bu değiş tokuştan memnun olmayan Vanir, Mimir'in kafasını keserek Aesir'e yolladı. Her zaman bilgeliğin peşinde olan Odin bu kafayı sakladı ve üzerine büyüler yaparak bundan böyle kendisine öğütler vermesini sağladı.

Ask ve Embla

Yaradılış mitlerinin çoğu insan ırkının atası olan ilk çiftin kökenini hikâye eder. Nors mitolojisine göre Odin, Vili ve Ve plajda yürürlerken iki ağaca rast gelirler. Dişbudak ağacından Ask'ı, karaağaçtan da Embla'yı yaratırlar ve her biri onlara birer armağan verir. Odin hayat nefeslerini üfler, Vili duygu ve düşüncelerini, Ve de görme ve duyma yeteneklerini verir (sağdaki resim). Çift tüm insanların atası olur. Midgard'da (dünyanın ortası) tanrıların onlar için yarattığı bir evde yaşarlar. Bu ev Ymir'in kaşlarından yapılmış güçlendiricilerle korunmuştur.

Runeler

İlk İskandinav yazarlar yazılarını taşa kazır, ''rune'' adı verilen dik ve çapraz harfler kullanırlardı. Runik alfabeyi Odin'in yarattığına inanılırdı. Kendi mızrağını sapladığı dünya ağacı Yggdrasil'de dokuz gün sonra bu ''rune''ler belirmişti. Bunların sihirli güçleri olduğuna inanılırdı. Bu rune taşlarından bazıları mitolojik imgelerle runik yazıları birleştirirlerdi. 











  1. http://www.wikizero.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpBdWRodW1sYV9ieV9BYmlsZGdhYXJkLmpwZw
  2. http://www.wikizero.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpPZGluX2FuZF9oaXNfYnJvdGhlcnNfY3JlYXRlX3RoZV93b3JsZC5qcGc
  3. http://www.wikizero.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpPZGluLF9Mb2R1cixfSG9lbmlyX3NrYWJlX0Fza19vZ19FbWJsYV9ieV9GciVDMyVCOGxpY2guanBn
  4. https://www.youtube.com/watch?v=TF7_6ls2RA0
  5. KÖKENLERİ VE ANLAMLARIYLA EFSANELER & MİTLER (Philip Wilkinson) Alfa Yayınları 


21 Aralık 2017 Perşembe

Japon Yaradılış Hikâyesi

JAPON YARADILIŞ HİKÂYESİ


Solda İzanami Sağda İzanagi

Evrenin kökeni hakkındaki Japon efsaneleri ilk tanrıların altı neslinden sonra İzanagi ve İzanami adındaki ağabey-kız kardeş ikilisi olarak gelen yedinci neslin yaradılış sürecini nasıl harekete geçirdiğini anlatır. Onların birlikteliği Güneş tanrıçası Amaterasu ve fırtına tanrısı Susano-O gibi Japonya'nın en çok tanınan tanrılarını yaratmıştır. Ancak İzanami ilk evlilik töreninde hata işlediği için tanrıların yanı sıra canavarlar da doğdurmaya mahkûm edilmiştir.

Mit

Zamanın başlangıcında üç görünmez tanrı vardı. Bu esrarengiz tanrılar Kutsal Merkez Efendisi, Büyük Üretici Güç ve İlahi Üretici Güç olarak bilinirlerdi. Birlikte tüm hayat ve yaradılış potansiyelini ellerinde tutarlardı. Evrenin yaradılışı için uygun zaman gelene kadar bunları pek çok tanrı nesilleri takip etti.

Yaratıcılar

Yaradılış tanrıların yedinci nesliyle birlikte başladı: Yaratıcı tanrı İzanagi (Davet Eden Erkek) ve İzanami (Davet Eden Kadın). bu tanrılar yaradılışın iki dengeleyici ilkesini, dişil ve erili simgeliyorlardı. Cennetin gökkuşağı köprüsünde durup altlarındaki kaosu, bir ada oluşana kadar mızraklarıyla karıştırırlar. İki tanrı bu adaya iner ve evlenmeye karar verirler. Nikâh töreni için İzanagi ve İzanami'nin törensel bir sütunun etrafında zıt yönlerden gelerek dolaşmaları ve evlilik yeminini önce damadın etmesi gerekmektedir. Ancak törende ilk konuşan İzanami olur ve diğer tanrılar bunu hiç hoş karşılamazlar. Böylece lekelenen birlikteliklerinden ilk çocukları Hiruko doğar. Hiruko bir sülük çocuktur ve denize bırakılır. 
Tören yinelenir ve bu kez İzanagi önce konuşur. Bu birliktelik mutlu ve verimlidir, İzanami yeni bir nesil tanrı doğurur. Bu tanrılar okyanusların, nehirlerin, rüzgârların, ağaçların, dağların ve alçak arazilerin tanrıları olacaktır. İzanami aynı zamanda Japonya'nın tüm adalarını da doğurur. Ancak kaderinde yok olmak vardır çünkü son çocuğu ateş tanrısı Kagutsuchi alevlerinin arasında onu yutacaktır. Tanrıça ölür ve Yomi'ye, Japon Yeraltı'na gider.

Yeraltı'ndan Uçuş

Şinto Tapınağı
İzanagi, İzanami'nin yasını tutar ve onu geri almak için Yeraltı'na gider. Ancak İzanami'nin bedeni çoktan çürümeye başlamıştır bile. Onu kurtarmak için çok geç gibi görünmektedir. Arkasında onu takip eden İzanami ile birlikte Yeraltı'ndan kaçar. Yeraltı'nın savaşçıları İzanagi'yi takip ederler ve o da savaşçılara taşlar atar. Ancak taşlar mucizevi bir şekilde yiyeceğe dönerek savaşçıların gecikmesine neden olur. İzanagi, İzanami'nin Dünya'ya giden yolda kendisini takip ettiğinin farkında değildir. Savaşçıların kendisini yakalamalarını engellemek için İzanagi Yeraltı'nın girişine geniş bir kaya parçası yerleştirir. Ancak bu durumda İzanami de sonsuza kadar içeride kalır.

Kami

Japonlar evrenin her yerinde, yeryüzünde veya cennette binlerce tanrı, tanrıça, cin ve ''kami'' olarak bilinen tanrılaşmış ataları olduğuna inanırlar. Bunların kayalar, nehirler ve göller gibi doğal mekanlarda yaşadıkları söylenir. Aralarında Amaterasu gibi çok tanınmış tanrılar kadar sadece az sayıda kişi tarafından bilinen yerel veya ailesel tanrılar da vardır.

Yomi

Japonların Ölüler Ülkesi Yomi veya Yomitsukumi'nin oraya ulaşan herkese saldıran veya takip eden şeytanlar ve kötü ruhlu tanrılarla dolu bir karanlık mekan olduğuna inanılır. Bu kasvetli yerin hükümdarı, toprağın altında ancak yeraltından çıkarabilecek metaller ve değerli taşlardan yapılmış bir kalede yaşayan ölüler yargıcı Emma-O'dur. Kötü insanlar ölüp Yomi'ye gittiklerinde boyunlarının etrafına plakalar takmak zorundadırlar. Bu plakalarda günahlarının listesi yazılıdır ve bu listelere göre etleri çürümeden fiziksel işkencelere tabi tutulacaklardır ve bu çürümüş etler de sonradan şeytanlara dönüşecek olan kurtçuklar için iyi bir beslenme zemini teşkil ederler. 

  • Yomi' de 80.000 şeytan bulunur, görevleri ölüleri kendi topraklarına götürmek, onları Emma-O'nun huzuruna takdim etmek ve onun tarafından emredildiği şekilde işkence etmektir.
Amaterasu

Japon Şinto tanrıları arasında en çok bilinen İzanagi ve İzanami'nin en büyük kızları Güneş tanrıçası Amaterasu'dur. Doğduğunda o kadar parlaktır ki ailesi onu dünyayı uzaktan aydınlatması için cennete gönderir. Giysileri mücevherlerle kaplıdır ve ışıktan oluşan gerdanlığı samanyolunu oluşturur. Dünyayı ışınlarıyla ısıtan ve canlıların büyüyebilmeleri için gerekli koşulları hazırlayan Amaterasu daha sonra yeryüzüne gelir. Japon halkına pirinç ve buğday yetiştirmeyi ipek böceklerini saklamayı, ipliklerini toplamayı ve onlardan dokuma yapmayı öğretir. Çok bilinen bir efsaneye göre Amaterasu, pirinç mahsulüne zarar veren ve evini kirleten ağabeyi Susano-O'ya sinirlenir. Kendini bir mağaraya kapatır ve sonuçta dünya karanlığa gömülür. 









  1. http://www.wikizero.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpLb2JheWFzaGlfSXphbmFtaV9hbmRfaXphbmFnaS5qcGc
  2. http://www.wikizero.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpQbHVtX3RyZWVzX0tpdGFub19UZW5tYW5ndS5qcGc
  3. https://www.youtube.com/watch?v=Wp2oSuh1Hy0
  4. KÖKENLERİ VE ANLAMLARIYLA EFSANELER & MİTLER (Philip Wilkinson) Alfa Yayınları 

16 Eylül 2017 Cumartesi

Fenian Döngüsü

FENIAN DÖNGÜSÜ 


Büyük kahraman Finn MacCool ve yandaşları Fianlarla ilgili pek çok İrlanda miti vardır. Bunlar Fenian Döngüsü denilen hikâyeler bütününü oluştururlar. Finn bir savaşçı, avcı ve pek çok kaynağa göre de geleceği görebilen bir kâhindir. İrlanda'nın düşmanlarına karşı ülkesi için ayağa kalkmıştır ve gücü o kadar çoktur ki bazen eski Kelt tanrısı Lugh'la özdeşleştirilir.

Mit
Finn MacCool (illüstrasyon)

Finn büyük bilgeliğini ilk gençlik yıllarında kazanmıştır, o zamanlar adı Demhne'dir. Kâhin Finn adında bir şair ve rahiple tanışır ve bir süre ondan ders alır. Şair uzun yıllar denedikten sonra bir gün Bilgi Somonu'nu yakalamış ve Demhne'den onu kendisi için pişirmesini istemiştir. Ancak tek bir lokmasını bile kendisi yemeyecektir. Demhne ona söyleneni yapar ama bu arada parmağını yakar ve acıyan elini ağzına sokar. Neler olduğunu Kâhin Finn'e anlatır ve şair ona balığı yemesinin kaderi olduğunu ve bundan sonra adının Finn olacağını söyler. Somonu yedikten sonra Finn derin bir bilgi birikimi ve kehanet gücüne kavuşmuştur. Sadece parmağını emdiği için somonun tüm bilgeliğini o andan itibaren kendisine geçirdiğine inanılır.

İrlanda'nın Savunucusu

Finn Aillen ile savaşırken
(illüstrasyon)
Finn büyüyüp seçkin bir atlet, avcı ve savaşçı olur, özel yeteneği de bunlara eklenince tüm bu özellikleri ona eşsiz bir güç kazandırır. Kırlarda dolaşıp güçlü kılıcıyla dağlarda geçitler açar ve yılanları öldürür. Sadece İrlanda'yı istila etmeye çalışanları püskürtmekle kalmayıp aynı zamanda bazı doğaüstü rakiplerini de yener. Bunlar arasında ''Öte Âlem''den gelen kötü niyetli, alevden nefesli Aillen mac Midgna da vardır. Aillen her yıl Tara'daki saraya gelip, muhafızları müziğiyle uyutup sarayı yakmaktadır. Tara'nın abluka altındaki savaşçıları Finn'i yardıma çağırırlar. Finn, Aillen'i alt etmek için bir plan yapar. Uykuya dalmasını önlemek için kendi mızrağından zehir teneffüs eder. Sonra uzanıp Aillen' beklemeye başlar ve onu öldürür.

Finn'in Sonraki Yaşamı

Finn yaşça epey küçük olan Grainne'ye âşıktır ve onunla sözlenmiştir. Ancak Grainne kendinden yaşlı bir adamla evlenmek istememektedir. Finn'in yandaşlarından Diarmaid adında genç bir adama âşıktır. Genç adamın da ona âşık olması için ona büyü yapmıştır. İki sevgili birlikte kaçarlar ve Diarmaid bir boğa tarafından öldürülene kadar bir süre mutluluk içinde yaşarlar. Finn'in daha sonraki maceraları savaşçı olarak sergilediği üstün cesareti, bilgeliğini ve iyileştirme gücünü anlatmaktadır. Bu maceralar aynı zamanda cinsel ilişkileri ile ilgili hikâyeleri de kapsar. Bunlardan biri de kendisiyle zaten aşk yaptığı genç bir kadının onu reddetmesiyle ilgilidir, bu genç kadın geçip giden gençliğin sembolüdür. Sonunda Finn tek başlarına onu yenemeyecek beş adam tarafından öldürülür. Diğer anlatımlar Finn'in, Aichlech mac Dubdrenn adında bir savaşçı tarafından öldürüldüğünü öne sürmektedirler. 

Mitin Farklı Yönleri 

Oisin harp çalarken (1801)
Finn ve yandaşlarının hikâyeleri renkli karakterlerle ve bilgeliğinin kaynağı gibi döngüye sihir katan diğer unsurlarla doludur. Finn, çoğu sıra dışı cesaretleri veya güçleri ile tanınan bir kahramanlar topluluğu tarafından desteklenmektedir. Bunlar arasında, Finn'in oğlu Oisin, bazen rakibi olan büyük savaşçı Goll mac Morna, pek çok kadının âşık olduğu Diarmaid ve bazen entrikalar çeviren kötü niyetli Conan da vardır. Tüm bu karakterler kırlarda, normal bir toplumun hemen dışında yaşarlar ve normalin sınırlarındaki doğaüstü güçlerden etkilenirler. Finn ve cesur savaşçılarından oluşan ekibi çoğu zaman Kral Arthur ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri ile mukayese edilirler.



Döngünün Metinleri

Fenian Döngüsü'nün hikâyeleri düzyazı ve şiir biçiminde bazı erken dönem çalışmalarında anlatılmış, 9. ve 16. yüzyıllar arasında İrlanda ve İskoçya'daki manastır ve kalelerde derlenmiştir. Bu metinlerin bazılarının ilk başlarda tarihi karakterlerle ilgili oldukları sanılmıştır ama Finn ve arkadaşları daha sonraları tamamen mitolojik olarak adlandırılmışlardır. Onun maceralarını anlatan kitaplar arasında 12. yüzyılda derlenen Yaşlı Adamların Söyleşisi ve 15. yüzyılın başlarına ait bir İrlanda parşömen üzerine el yazması Lismore Kitabı da vardır. Bir zamanlar bu ilk metinlerdeki baladların çoğunun, İrlanda'nın en önemli destan şairlerinden biri olarak tanınan Oisin tarafından bestelendikleri düşünülmüştür. Fenian Döngüsü'nün diğer adının Ossianic Cycle (Ossian Döngüsü) olmasının nedeni de budur.













Kaynakça:
  1. https://en.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpGaW5uX01jY29vbF9Db21lc190b19BaWRfdGhlX0ZpYW5uYS5wbmc
  2. https://en.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpGcmFuJUMzJUE3b2lzX0clQzMlQTlyYXJkXy1fT3NzaWFuLmpwZw
  3. https://en.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpIZXJvZXNfb2ZfdGhlX2Rhd25fKDE5MTQpXygxNDc1MDQ4MTQ5NCkuanBn
  4. https://www.youtube.com/watch?v=UhCAsNa_Rrc
  5. KÖKENLERİ VE ANLAMLARIYLA EFSANELER & MİTLER (Philip Wilkinson) Alfa Yayınları 






14 Eylül 2017 Perşembe

Antik Kelt Efsaneleri

ANTİK KELT EFSANELERİ 


Antik Kelt halkının toprakları İngiltere'den Fransa'ya ve Almanya'ya oradan da Orta Avrupa'ya kadar uzanıyordu (sağdaki resim). Başlangıçta okur yazar olmasalar da bu insanların çok gelişmiş bir kültürleri vardı. Mezarlarında ve dini yerleşmelerinde yapılan kazılar çok farklı tanrı ve tanrıçalara taptıklarını göstermektedir. Yavaş yavaş tüm topraklarının ve dini ritüellerinin tasvirlerini bırakmışlar ve kendilerine ait tanrılarla özdeşleştirmişlerdir. 

İyi Vurucu 

Sucellos
Adı ''İyi Vurucu'' anlamına gelen Sucellos, Kelt dünyasının pek çok bölgesinde, özellikle de Gaul (bugünkü Fransa) ve Britanya'da bulunur. Genellikle bir tarım ve orman tanrısı olarak tanınmakla birlikte varlık nedeni kesin olarak hâlâ bilinmemektedir. Genellikle uzun saçlı, sakallı ve sol elinde bir çekiç taşıyan biri olarak tasvir edilir. Temel özelliği bu çekiçtir ama bununla neyin kastedildiği çok net değildir; bir silah da olabilir, zanaat aleti de. Belki de sadece tanrının gücünü sembolize etmektedir. Sucellos çoğunlukla, elinde bir tas (olasılıkla ritüel gereçlerinden biridir) ve (belki evcimen bir tanrıça olduğunu gösterecek şekilde) bir evin üzerinde elinde uzun bir sırık taşıyan eşi tanrıça Nantoseuelta ile birlikte tasvir edilir. 

Boynuzlu Tanrı

Boğa, geyik vahşi domuz ve yılan
gibi hayvanlarla çevrilmiş Boynuzlu
Tanrı ya da Cernunnos genellikle
''Hayvanların Efendisi'' olarak
tasvir edilir.
Cernunnos boynuzlu tanrı olarak bilinir çünkü geyik gibi boynuzları (bazen de toynakları ve kulakları) olan bir erkeğin biçimini almıştır. Çoğunlukla uzun saçlı ve sakallı olarak gösterilir, boynunda genellikle doğuştan asil olduğunu gösteren tasması bulunur. Kelt Avrupa'sında büyük ihtimalle Klasik dönemin Pan'ı gibi ''vahşi'' bir tanrı olan Cernunnon'a geniş ölçüde tapınılmıştır. Boynuzları onun bir bereket tanrısı olduğunu düşündürmektedir ve bu noktayı vurgulamak için de genellikle Cornucopia (bereket boynuzu), meyveler veya tahıl sandıkları gibi sembollerle birleştirilir. Bu fonksiyon büyük olasılıkla hem doğurganlığı hem de tarlaların verimliliğini kapsamaktadır. 

Gök Gürleten

Taranis
Taranis, Kelt Britanyasında bir gökyüzü tanrısı ve belli başlı tanrılardan biridir. Özellikle Romalılar MÖ 1. yüzyılda adayı istila ettiklerinde en çok tapınılan tanrılardan biridir. Latin yazarlar onu savaş tanrısı olarak tanımlamış ve Jüpiter'e benzetmişlerdir. Jüpiter'le Taranis'in ortak özellikleri gök gürültüsünü kontrol etmeleridir. Keltlerin de bir çark ya da diskle sembolize edilen ve güneşi yöneten bir gökyüzü tanrıları vardır. Bazen bu çark Taranis'le eşleştirilir. Romalılar Taranis'e tapanların zalim bir kültü de bünyelerinde barındırdıklarını gözlemlemişlerdir. Keltler, Taranis'e bazen tahta sandallarda canlı canlı yakılmış veya bataklıklarda boğulmuş insanları da kapsayan adaklar adarlar. Bu tür bir tapınma aynı zamanda gökyüzü tanrısı da olan Taranis'in yarı Romalı yarı Kelt Yeraltı tanrısı olan Dis pater'le akrabalığını teyit etmektedir.

Ateş ve Işık Tanrısı

Belenos'a ithaf edilmiş kâse 
Bel veya Belus olarak bilinen Belenus, bir ışık ve güneş tanrısıydı. Tüm adları ''parlak'' ya da ''aydınlık'' anlamına gelen bir elementi içerirlerdi. Avrupa'nın büyük bir kısmında tapınılan bir tanrı olarak Belenus'un Britanya, Avusturya ve İtalya'ya kadar uzaklardaki yerlerde de tapınakları vardı. Güneşle olduğu kadar iyileştirme ile de özdeşleştirilen Belenus'un Apollo'nun Kelt eş değeri olduğuna inanılırdı. Apollo'nun olduğu gibi Belenus'un bazı tapınakları da müritlerinin iyileşme ümidiyle su içtikleri su kaynaklarının yanına inşa edilirdi. Kelt Britanya'sında havaların düzelmesini ve günlerin uzamasını işaret eden ilkbahar festivali Beltane de Belanus'a tapınma ile ilişkilendirilmiştir. 

Üçlü Tanrılar

Keltler üçerli gruplar halinde gelen her şeye hayranlık duyarlardı. Üç boynuzlu boğa resimleri ve üç yüzlü ya da üç başlı tanrı resimleri çizerlerdi. Galler ve İrlanda halkları üç kavramı anlatan üç dizeli şiirler olan triadlar yazarlardı. Kelt efsaneleri de sık sık üç kızı ya da üç oğlu olan insanlardan bahseder. Tanrılar ve tanrıçalar hep üçer üçer gelirler. Birçok Kelt oyması ve rölyefi üç tanrıçayı yan yana dururken gösterir. Bu üçlü tanrıçalar ya da ''üçlü analar'' Keltler tarafından özellikle güçlü kabul edilirler. Hem insan doğurganlığını hem de toprağın verimliliğini simgelerler ve insan hayatı ve refahı üzerinde etkileri vardır. Aynı zamanda insan hayatının uzunluğunu da sembolize ederler. Çoğu üçlü tanrıça farklı yaşlardaki kadınların şeklindedir.









Kaynakça:
  1. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9mci53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmljaGllcjpWYXNxdWUtQiVDMyVBOWwlQzMlQTlub3MuanBn
  2. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpUYXJhbmlzX0p1cGl0ZXJfd2l0aF93aGVlbF9hbmRfdGh1bmRlcmJvbHRfTGVfQ2hhdGVsZXRfR291cnpvbl9IYXV0ZV9NYXJuZS5qcGc
  3. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpHYXVsX2dvZF9TdWNlbGx1cy5qcGc
  4. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpHdW5kZXN0cnVwa2VkbGVuLV8wMDA1NF8oY3JvcHBlZCkuanBn
  5. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpDZWx0aWNfZXhwYW5zaW9uX2luX0V1cm9wZS5wbmc
  6. https://www.youtube.com/watch?v=06H_6oI4EK4
  7. KÖKENLERİ VE ANLAMLARIYLA EFSANELER & MİTLER (Philip Wilkinson) Alfa Yayınları





12 Eylül 2017 Salı

Bir Kral Cinayeti

BİR KRAL CİNAYETİ


Antik Mısır'ın iyi bilinen bir miti, Mısır tahtı için iki kutsal kardeş, erdemli Osiris ve kötü kalpli Set arasındaki trajik rekabeti ve daha sonra Osiris'in oğlu Horus'la Set'in kavgasını anlatır. Bu mitin çok bilinmesinin nedeni Mısır'ın yönetimi ile ilgili olması ve aynı zamanda Osiris'in ölümünden sonra yeniden dirilmesi temasını işleyerek insanlara ölümden sonra hayat umudu vermesidir.

Mit

Set
Osiris
Mısır'ın ilk tanrısı Osiris'tir; kendisinden sonraki bazı Mısır hükümdarları gibi o da kız gerdeşi İsis'le evlenmiştir. Halkı tarafından sevilen iyi bir kraldır ve İsis de popüler bir kraliçedir. Ancak Osiris'in kötü kalpli ve sert bir erkek kardeşi vardır. Osiris'in gücünü kıskanmakta ve İsis'in peşinden koşmaktadır. Osiris'in çaresine bakmak için onu ahşap bir sandığa girmeye razı eder ve daha sonra sandığı Nil nehrine atar. İsis sandığı bulduğunda Osiris çoktan ölmüştür ama kraliçe kocasını diriltir. Set, İsis'in ne yaptığını keşfedince Osiris'in vücudunu parçalara ayırır. Her ne kadar bir tanrının bedenini yok etmenin mümkün olmadığı söylense de Set bunu başarmıştır.

Osiris Diriliyor

Horus
İsis, Osiris'in bedenini kurtarmaya karar verir. Aynı zamanda Set'in karısı olan kız kardeşi Nephtys'in de yardımıyla Osiris'in bedeninin parçalarını bir araya getirir ve ilk mumyayı oluşturacak şekilde birbirlerine sıkıca bağlar. Sonra kendisini bir avcı kuşa -çaylağa- çevirir ve cesedin üzerinde uçarken kanatlarını çırparak ona hayat nefesi aşılamaya çalışır. Osiris, İsis'i hamile bırakıncaya kadar nefes alır. Sonra da Yeraltı'na gitmek için Yeryüzü'nü terk eder. İsis, Set'ten kaçar ve kendisini korumaları için yanına yedi tane akrep alır. İsis kaçarken zengin bir kadın tarafından kötü muamele görmüş, akreplerden biri kadının çocuğunu sokmuştur. İsis çocuğa acır ve onu iyileştirmek için şifa gücünü kullanır. Ancak daha sonra kendi oğlu Horus doğduğunda onu da akrep sokar. İsis onu iyileştiremez çünkü tüm gücünü kullanmıştır. Şansına Güneş tanrısı Ra, İsis'i o üzgün halinde görünce ona acır, Ay tanrısı Thoth'u, Horus'u iyileştirmeye gönderir.

Horus ve Set

İsis Horus'u emzirirken
(Louvre)
Bu arada Set, Mısır krallığını ele geçirmiştir. Horus büyüyünce amcasına kafa tutarak tahtta hak iddia eder ve ikisi defalarca kavga ederler. Bunlardan birinde Set uyumakta olan Horus'u kör eder. İsis oğlunun kör olduğunu görünce ona bakarak tekrar görmesini sağlar. Ardından Set, Horus'a tecavüz etmeye kalkışır ve tanrılara da Horus'un tahta layık olmadığını çünkü kendisiyle yattığını söyler. Ancak tanrılar onun yalan söylediğini anlarlar.
Sonunda Set, Horus'a bir gemi yarışı yapmalarını önerir, ancak yarışta kullanılacak gemilerin taştan olmasında ısrar eder. Horus, kendi teknesini taş gibi görünecek şekilde ahşaptan yaparak amcasını kandırmıştır. Set, gemisi batınca öfkeyle kendisini bir hipopotama dönüştürüp Horus'un gemisini alabora eder. Ancak tanrılar sonunda Horus'un gerçekten hükümdar olmaya layık olduğunu görmüşlerdir, onu kral yaparlar Set'i de sürgüne gönderirler.

Önemli Karakterler

Wadjet Gözü
Osiris cinayetinin trajik hikâyesindeki karakterlerin Mısır mitolojisinin diğer yönlerinde de birtakım rolleri bulunmaktadır. Osirir, Set onu öldürdükten sonra Yeraltı'nın hükümdarı olmuş ve pek çok kimse tarafından tapınılması anlamına gelecek şekilde Mısır kozmosunun en önemli pozisyonlarından birine oturmuştur. İsis de çok ünlü bir tanrıçadır, sihir tanrıçası ve ölülerin koruyucusu olarak tapınılır. Osiris ve Horus'a davranış biçiminden ana tanrıça olarak bağlılık gösterilir. Horus bir gözü güneş diğeri ay şeklinde olduğu söylenen şahin biçimini alarak gökyüzü tanrısı olmuştur. Horus'un gözü ya da ''Wadjet Gözü'' tüm Mısır muskaları arasında en popüleri olmuştur. Öte yandan Set de kaos ve çöl tanrısı olarak kötü kalpli figürdür. 

Thoth

Thoth
İbis başlı Thoth zaman, bilgi, yazı ve ay tanrısıdır. Kıvrık gagası yarım ayı, siyah beyaz tüyleri ise ayın büyüme ve küçülmesini gösterir. Kökenine ait bir takım kaynaklar onun Güneş tanrısı Ra'nın oğlu olduğunu ve aklını babasından aldığını ya da Güneş tanrısına ait kitaplardan bulduğunu söylerler. Thoth'un astronomi, hukuk, müzik ve Osiris ve Horus efsanesiyle en çok ilgili olan tıpla ilgili bir dizi entelektüel uğraşı içinde olduğu ve icatlar yaptığı söylenir. Mısır hiyeroglif yazı sisteminin de mucididir ve sihir tanrısı olduğu için hiyerogliflerin de sihirli güçleri olduğu söylenir.

Osiris Kültü

Anubis
Serket
Osiris Mısırlılar tarafından çok saygı gösterilen bir tanrıydı çünkü miti ölümden sonra hayata dair umut veriyordu. Osiris, Yeraltı'nı yönetiyor, Anubis ve Serket gibi diğer tanrılarla birlikte ölülerin ruhlarının ölümden sonraya geçişlerindeki bir dizi ritüeli denetliyordu. Kültü Antik Mısır'ın önemli şehirlerinden biri olan Abydos'ta doğmuştu ve burada tanrının öldürülmesini canlandıran bir festival düzenlenirdi. Abydos'taki tapınak aynı zamanda Osiris'in rahiplerinden başkaları tarafından bilinmeyen gizli ritüeller de düzenlenirdi. MÖ 1. yüzyılla birlikte diğer tapınaklar da tanrının ölümünü ve yeniden doğuşunu kutlamaya ve bunları kış ve ilkbaharlarla özdeşleştirmeye başlamışlardı.












Kaynakça:

  1. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpBbnViaXNfc3RhbmRpbmcuc3Zn
  2. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpFeWVfb2ZfSG9ydXMuc3Zn
  3. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpPc2lyaXNfbWl0X0F0ZWYtS3JvbmUuSlBH
  4. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpIb3J1c19zdGFuZGluZy5zdmc
  5. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpUaG90aC5zdmc
  6. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpFZ3lwdGVfbG91dnJlXzAyOS5qcGc
  7. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpTZXJrZXQuc3Zn
  8. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpTZXQuc3Zn
  9. https://www.youtube.com/watch?v=vslsS-Uu5x4
  10. KÖKENLERİ VE ANLAMLARIYLA EFSANELER & MİTLER (Philip Wilkinson) Alfa Yayınları



11 Eylül 2017 Pazartesi

Kral Arthur ve Şövalyeleri

KRAL ARTHUR VE ŞÖVALYELERİ 


Kral Arthur ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri efsanesi yüzyıllar boyunca yazarların hayal gücünü ele geçirmiştir. Hikâyenin İngiliz, Alman ve Fransız yazarlar tarafından anlatılan çeşitlemeleri olmakla birlikte bunların hepsi Arthur'u akıllı, adil ve cesur bir hükümdar olarak tasvir ederler. Hikâyeler bu mükemmel kralın ve yiğit şövalyelerinin örnek olduğu onur, şövalyelik ve cesaret gibi idealleri yüceltmektedirler.

Mit

Kral Arthur heykeli MS 1520
Duvar Kilimi MS 1385
Arthur, İngiltere'deki Pengdragon kralı Uther ile Cornwall kraliçesi Ygem'in gayri meşru oğullarıdır. Gizlilikle büyütüldüğü için ailesinden uzak kalmıştır. Ancak Uther tahtını bırakmak için oğluna bir şans tanır. Bir kayaya kılıcını gömer ve bunu çıkarabilen kişinin İngiltere'nin gelecekteki kralı olmaya hak kazanacağını söyler. Pek çok şövalye bunu dener ama başaramaz, ta ki bir gün Arthur gelip kılıcı kolayca kayadan çıkarıncaya kadar... Daha sonra kılıç bir düelloda hasar görünce kendisine, Arthur efsanelerinde adı geçen esrarengiz ''Göl Lady''si tarafından yeni bir kılıç mitolojik Excalibur verilir. 

Kral ve Şövalyeleri

Arthur, krallığını bilgece yöneten namuslu bir kraldır. Kraliçesi yaptığı güzel Guinevere'ye âşıktır. Camelot'daki bir şatoda Yuvarlak Masa'nın etrafında birlikte devlet meselelerini tartıştıkları cesur şövalyeleri vardır. Bu şövalyelerin çoğu Hazreti İsa'nın ölmeden evvel kullandığı ve Hristiyanların tarihteki en önemli kutsal emanetlerinden biri olarak kabul edilen Kutsal Kâse'yi bulmak için araştırma yapmaktadırlar. Ancak sadece Galahad, Perceval ve Bors bu araştırmayı tamamlayabilmişlerdir. Hikâyenin bazı anlatımlarına göre sonunda Kutsal Kâse'yi bulurlar ve Kudüs kentine götürürler.

Arthur'un Ölümü

İllüstrasyon (1922)
Bu arada, Camelot'da da sorunlar baş göstermeye başlamıştır. Arthur'un en güvendiği şövalyelerinden biri olan Lancelot, Kraliçe Guinevere'ye âşık olmuş ve onunla yasak bir ilişki yaşamaya başlamışlardır. Arthur bunu duyunca aynı zamanda çok yakın arkadaşı olan Lancelot'u cezalandırır. Ardından Arthur'un oğlu Mordred krallığı ele geçirmek için babasına kafa tutar. Her iki taraftan çok sayıda savaşçı yapılan savaşta hayatını kaybeder, Kral Arthur ve Mordred dışında çok az sağ kalan olur. Arthur sonunda kendisine ihanet eden oğlunu öldürür ama kendisi de ölümcül biçimde yaralanmıştır. Ölüme yaklaşmakta olduğunun bilincinde, Avalon (elmalar adası) adı verilen bir yere gider ve orada ölüme benzer uzun bir uykuya dalar. Arthur'un İngiltere'nin çok güç bir zamandan geçtiği ve büyük bir lidere ihtiyaç duyduğu zaman geri dönüp ülkeyi yöneteceğine inanılır. Bu yüzden de ''Geçmişin ve Geleceğin Kralı'' olarak bilinir.

Önemli Karakterler

MS 1300
Arthur efsanelerinde -bazıları iyilerin gücü olan, bazıları ise Arthur'un Camelot'daki saltanatının sonunu getiren- pek çok karakter vardır. Pek çok şövalyenin yanı sıra iyilerin tarafındaki önemli karakterlerden biri de -büyücü, kâhin ve Arthur'un yol göstericisi olan- Merlin'dir (sağdaki resim). Kötü karakterler arasında çok ciddi bir ahlaki kusuru bulunan, Kraliçe Guinevere'ye âşık olan şövalye Lancelot bulunmaktadır. Lancelot'un bir diğer kusuru da Arthur'un oğlu Mordred'le olan savaşında kralına yardım etmekte gecikmesi olmuştur. Efsanenin bazı anlatımlarında Guinevere'nin yaşadığı yasak aşktan pişmanlık duyarak rahibe olmasından sonra Lancelot'un da rahip olduğu söylenir.

Şövalyeler

Yuvarlak Masa Şövalyeleri cesur ve onurlu erkeklerdir. Başkalarıyla ilişkilerinde adil, kadınlara karşı saygılı ve ihtiyacı olanlara yardımcıdırlar. Canavarları ve kanun dışı kişileri öldürecek kadar atak ve gözü pektirler. Başlarından geçenleri anlatan pek çok hikâye bulunmaktadır. Bunlardan bazıları, Galahad'ın Kutsal Kâse'yi arayışı, Arthur'un yeğeni Gawain'in maceraları, Pellinore'nin serüvenleri ve saf Perceval'in başından geçenlerle ilgilidir. Bazı hikâyeler aşkları hakkındayken bazıları da politik tartışmalardaki rolleri üzerinedir. 

Perceval

Doğuştan asil bir genç adam olan Perceval Kral Arthur'a layık olduğunu kanıtladıktan sonra şövalye olmuştur. Kâse efsaneleri onu biraz toy, hatta ''tamamen saf'' biri olarak tasvir ederler. Ancak onu Kâse'ye layık kılan da Kâse arayışından uzaklaştırmak için kendisine gönderilen Kundry'nin tahriklerine karşı koyması için yardım eden bu saflığıdır. Hikâyesi Richard Wagner'in operası Parsifal'e ilham kaynağı olmuştur. Söz konusu operada Perceval, Kutsal Kâse'nin muhafızı Amfortas'ın ölümcül yaralarını iyileştirmektedir.

Yuvarlak Masa

MS 1475
Arthur'un Camelot'daki şatosunda duran yuvarlak masanın çeşitli tarifleri vardır. Bazıları bu masaya 100 veya daha fazla şövalyenin oturabildiğini söyleseler de tüm tariflerde ortak bir nokta bulunur. O masada her şövalye eşit önemdedir. Oturumlar sırasında ''Tehlikeli Koltuk'' veya ''Tehlikeli Koltuğu'' olarak bilinen tek bir bir sandalye boş bırakılır çünkü o koltuğa oturan şövalyenin Kutsal Kâse'yi bulacağına ve öleceğine dolayısıyla Yuvarlak Masa günlerinin sona ereceğine inanılırdı. 












Kaynakça:
  1. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpIb2x5LWdyYWlsLXJvdW5kLXRhYmxlLWJuZi1tc19mci0xMTZGLWY2MTB2LTE1dGgtZGV0YWlsLmpwZw
  2. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpCb3lzX0tpbmdfQXJ0aHVyXy1fTi5fQy5fV3lldGhfLV9wMzA2LmpwZw
  3. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpJbm5zYnJ1Y2tfMV8yNjIuanBn
  4. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpNZXJsaW5fKGlsbHVzdHJhdGlvbl9mcm9tX21pZGRsZV9hZ2VzKS5qcGc
  5. https://www.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpBcnRoX3RhcGVzdHJ5Mi5qcGc
  6. https://www.youtube.com/watch?v=yGnfFW-vyzU
  7. KÖKENLERİ VE ANLAMLARIYLA EFSANELER & MİTLER (Philip Wilkinson) Alfa Yayınları