World Clock

Translate

31 Aralık 2017 Pazar

Cadı Efsaneleri

CADI EFSANELERİ


Slavların folkloru genel olarak atalarının kötülükler, bilinmeyenler ve ormanın derinliklerinde yaşayan tehlikeler hakkındaki korkularını yansıtmaktadır. Slav mitolojisinde bu ormanlarda yaşayan netameli kadınlar olduklarına inanılan cadıların masum insanları avlayıp aile ilişkilerini veya sosyal düzeni bozmaya çalıştıkları pek çok hikâye vardır. Bu tür kötü karakterlerin en başında da Rus efsanelerinde ve ismi biraz farklılık gösterse de Orta Avrupa'da bulunan benzer hikâyelerde ortaya çıkan Baba Yaga gelmektedir. Her ne kadar kurbanlarının çoğu onu alt etmeyi başarsalar da onun küçük çocukların etine olan doymak bilmez iştahı hiç değişmez.

Baba Yaga

Baba Yaga adındaki cadı, hikâyelerde genellikle ya tahtadan bir bankta oturan ya da bir sobanın başında kendisini ısıtmaya çalışan kırış buruş yaşlı bir kadın olarak tasvir edilmektedir. Yolculuk ederken geniş bir havan topunun üzerine oturur ve elindeki havan tokmağıyla kendisini gökyüzüne doğru fırlatır. Uçarken ardında vahşi fırtınalar yaratır. Özellikle yakalayıp yiyebileceği küçük çocukları arar. Bazı insanlar bakışlarıyla insanları taşa çevirdiğine ve eve döndüğünde yemek için onları tekrar insana dönüştürdüğüne inanırlar. Baba Yaga yediği insanların kemiklerini, kendine insanların yüzlerce mil öteden bile ödlerini patlatacak korkunç görünüşlü ve tılsımlı bir ev yapmak için kullanır. Bahçesindeki çit öldürdüğü çocukların kafataslarıyla dekore edilmiştir ve cadı onları fener gibi yakmaktadır.

Vassilisa 

Vassilisa ailesiyle bir köyde yaşayan genç bir kızdır. Annesi hastalanır ve ölmeden evvel Vassilisa'ya sihirli bir oyuncak bebek verir. Bebeğe yemesi için iyi şeyler verildiğinde o da Vassilisa'ya öğüt verecektir. Vassilisa'nın babası yeniden evlenir ancak üvey annesi ve üvey kardeşleri Vassilisa'dan hiç hoşlanmazlar ve evdeki tüm zor işleri ona yıkarlar. Bir gün evdeki lambaları yakmak için bir mum gerektiğinde üvey annesi onu Baba Yaga'ya gönderir. Ancak cadı ona mum vermek yerine, haşhaş ve bezelye tohumlarıyla dolu bir kaptaki bezelyeleri ayıklamak gibi imkânsız görevler verir. Vassilisa tüm görevleri bebeğinin yardımıyla başarıyla tamamlar ama Baba Yaga ona iş çıkarmaya devam eder. Kaçmaktan başka yol kalmadığını anlayan Vassilisa gece cadı uyurken çitin üzerindeki kafataslarından birini de yanına alarak evden kaçar.
Vassilisa eve elinde Baba Yaga'nın çitinden çaldığı kafatasıyla döndüğünde kafatasının parlak gözleri üvey annesi ve üvey kardeşlerinin üzerinde yanıp sönerek onları küle çevirir.

Mariassa

Bir zamanlar, Mariassa adında bir kızı üvey annesi Baba Yaga'ya iğne iplik almaya gönderir. Şansına kız daha önce teyzesini aramıştır ve o da Mariassa'ya Baba Yaga'nın köpeğinin çenelerinden nasıl kurtulacağını ve kedisiyle nasıl konuşacağını anlatmıştır. Mariassa cadı kendisini hapsetmeye kalkıştığında kediye oradan nasıl çıkacağını sorar, kedi de kıza elinde bir fırça ve havlu ile kaçması gerektiğini söyler. Mariassa kaçarken cadının arkasından yaklaştığını duyunca havluyu arkasına atar. Havlu bir denize dönüşür. Ardından da fırçayı atar ve fırça da bir ormana dönüşür ve Baba Yaga'yı hapseder.

Cadı Yakma

Hristiyanlığın Orta ve Doğu Avrupa'ya gelişi ile birlikte cadılara, şeytanın işini yapan kötü ruhlu kadınlar olarak bakılmaya başlanmıştır. Cadı olduklarından şüphelenilen ama cadılıkla uzaktan yakından ilişkisi olmayan pek çok kadın kazıklara bağlanarak yakılmıştır. Bahar Bayramı'nda cadı maketleri yakmak Orta Avrupa'da hâlâ popüler bir âdet olarak sürdürülmektedir. İlkbaharın gelişini kutlayan ve birçok ritüelle birleştirilen bu tür âdetler ölenleri anmak içinde düzenlenmektedir.











  1. https://www.google.com.tr/imgres?imgurl=https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/4/45/Bilibin._Baba_Yaga.jpg/1200px-Bilibin._Baba_Yaga.jpg&imgrefurl=https://en.wikipedia.org/wiki/Baba_Yaga&h=1537&w=1200&tbnid=6Fz4f3YFcoAVpM:&tbnh=186&tbnw=145&usg=__5-m1_Jh_h1SHmY24mgo_QED8PtQ%3D&vet=10ahUKEwj4jPzcjbTYAhUpIpoKHZ99B84Q_B0IqQEwEw..i&docid=B1AM9Uh8mcnbEM&itg=1&client=opera&sa=X&ved=0ahUKEwj4jPzcjbTYAhUpIpoKHZ99B84Q_B0IqQEwEw
  2.  https://www.youtube.com/watch?v=Wfp2KkDioi8
  3. KÖKENLERİ VE ANLAMLARIYLA EFSANELER & MİTLER (Philip Wilkinson) Alfa Yayınları

23 Aralık 2017 Cumartesi

Kalevala

KALEVALA


Epik bir şiir olan Kalevala, Doğu Finlandiya'nın geleneksel sözlü şiirine dayanmaktadır ve ülkenin ulusal destanıdır. Efsane dünyanın yaradılışını, Finlilerin ülkesi (Kalevala) ile Kuzey Ülkesi (Pohjola) arasındaki rekabeti anlatır. Aynı zamanda üç Finli kahramanının -Väinämöinen, İlmarinen ve Lemminkäinen- Kuzey Ülkesi'nin prensesinin kalbini kazanmaya çalışmasını anlatır. 

Mit

Efsane zamandan bile önce var olan hava, İlma ile başlar. İlma'nın annesi tarafından yaratılan bulutlar arasında durmaksızın dolaşan Luonnotar adında bir kızı vardır. Uzun yıllar sonra yorgunluktan bitap bir halde okyanusa düşer. 

Väinämöinen ve Dev

Väinämöinen tasviri
Luannotar suyun içinde 700 yıl sürüklenir. İçinde çalkalanıp durduğu su kendisi farkında olmadan onu hamile bırakmıştır. Ancak bu hamilelik o kadar uzun sürer ki çocuğu Väinämöinen daha onun rahmindeyken yaşlanmıştır. Doğumundan sonra Väinämöinen yüzerek daha sonra Finlandiya olacak kıyılara kadar gelir. Orada kendisine bir ev oluşturmaya çalışırken Joukahainen adında bir devle karşılaşır. İkisi ilk önce şiddetli biçimde tartışırlar ancak yetenekli bir müzisyen olan Väinämöinen müzik yarışmasında devi yener ve mükâfat olarak kız kardeşi Aino ile evlenir. Ancak Aino yaşlı bir adamla evlenmek istemez ve bu birlikteliğe razı olmaktansa kendini boğarak öldürmeyi tercih eder. Bunun üzerine Väinämöinen kendine bir eş bulmak için Kuzey Ülkesi Pohjola'ya gitmeye karar verir. 

İmkansız Görevler

Kuzey Ülkesi'ne yolculuk uzun ve çetindir ama Väinämöinen sonunda Pohjola'ya ulaşır ve hükümdar Louhi ile tanışır. Louhi, Väinämöinen'e bir söz verir; eğer hem tuz, hem un, hem altın üreten bir sampo, sihirli bir değirmen yapabilirse onun kendi kızıyla evlenmesine izin verecektir. Böyle bir alet daha önce hiç yapılmamış olmasına rağmen Väinämöinen denemeye karar verir. Sampo'yu yapmak için Finlandiya'ya dönerken Louhi'nin kızı, Kuzey'in Bakiresi ile tanışır ve sampo olmadan kendisiyle evlenmeyi teklif eder. Kız kabul eder ancak görünürde daha az imkânsız olan bazı şartları vardır. Bunlar arasında bir taşı soymak, bir yumurtayı düğümlemek, kör bir bıçakla saçlarını kesmek ve bir dokuma tezgâhından kayık yapmak bulunmaktadır. Väinämöinen, Louhi tarafından gönderilen ruhlar aracılığıyla bu görevlerden vazgeçer ve usta bir zanaatkâr olan ağabeyi İlmarinen'den sampoyu kendisi için yapmasını ister. Daha sonra kendisinden engereklerle dolu bir tarlayı sürmek gibi başka görevler de istenir. Hepsinde başarılı olunca Louhi'nin kızıyla evlenmesine izin verilir. Kuzeyin Bakiresi ile evlenme hakkını sampoyu yapan kişinin kazanacağını unutan Väinämöinen aşk konusunda bir kez daha hayal kırıklığına uğramıştır.

Samponun Geri Gelişi

İlmarinen ve Louhi'nin kızı uzun süre birlikte kalmazlar. Kuzey'in Bakiresi evlendikten kısa bir süre sonra öldürülür çünkü Kullervo adındaki büyücüye kötü davranmıştır. İlmarinen Louhi'nin diğer kızıyla evlenmek ister ancak Louhi reddeder. Bunun üzerine İlmarinen Finlandiya'ya döner ve sampo da Kuzey Ülkesi halkında kalır. Väinämöinen ve İlmarinen, Louhi ve halkının sampoyu ellerinde tutmalarının ve onun getirdiği zenginliklerden faydalanmalarının adil olmadığını düşünürler. Eğer Kuzey Ülkesi'nde bir şey kazandırmanın doğru olacağına karar verirler. Bunun üzerine ikisi yanlarına maceraperest ve düzenbaz Lemminkäinen daha önceden Louhi'nin kızlarından birine kur yapmak için Pohjola'ya gitmiştir ve orada kendisine başarması için birtakım görevler verilmiştir. Bunlardan biri Yeraltı'ndaki Tuonela Kuğusu'nu öldürmek de vardır; Lemminkäinen orada öldürülmüş ancak daha sonra annesi tarafından hayata döndürülmüştür. Şimdi de Louhi'den intikam almak istemektedir. Üç kahraman yolculukları sırasında bir balık tutarlar ve Väinämöinen onun sırt kemiğinden, arp benzeri bir müzik aleti olan kanteleyi yapar. Bu aletin dinleyenleri büyüleme ve uyutma gibi bir gücü vardır. 



Kuzey Ülkesi'ne geldiklerinde Väinämöinen kantele ile bir melodi çalar ve Louhi ile müritleri derin bir uykuya dalarlar. Üç kahraman daha sonra sampoyu alır ve denize açılırlar. Ne yazık ki tam o sırada Lemminkäinen yüksek sesle bir zafer şarkısı söyleyerek Louhi ve yandaşlarını uyandırır. Öfkelenen Louhi gemilerini batırmak için fırtınalar gönderir ve onları izlemek için de dev bir avcı kuşa dönüştürür. O karışıklıkta sampo parçalara ayrılır ve bu parçalardan bir kısmı denizin derinliklerine gömülür. Väinämöinen samponun bulabildiği tüm parçalarını toplar. Kendisi ve ağabeyi onu bir daha asla yapamayacaklarını bilseler de bazı parçalarının bile ülkelerine refah getirebileceğini düşünmektedirler. Väinämöinen bu parçaları Fin halkına bırakır. Artık çok yaşlı bir adam olarak güçlerinin zayıflamakta olduğunu hissetmektedir. Bu yaşamdan ayrılır ama halkının ona her ihtiyacı olduğunda geri geleceğine inanılır.











  1. http://www.wikizero.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvViVDMyVBNGluJUMzJUE0bSVDMyVCNmluZW4
  2. http://www.wikizero.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpHYWxsZW5fS2FsbGVsYV9UaGVfRm9yZ2luZ19vZl90aGVfU2FtcG8uanBn
  3. http://www.wikizero.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpHYWxsZW4tS2FsbGVsYV9UaGVfZGVmZW5jZV9vZl90aGVfU2FtcG8uanBn
  4. https://www.youtube.com/watch?v=7yh9i0PAjck
  5. KÖKENLERİ VE ANLAMLARIYLA EFSANELER & MİTLER (Philip Wilkinson) Alfa Yayınları

Nors Kökenleri

NORS KÖKENLERİ


Tüm yaradılış hikâyeleri gibi dünyanın kökeni hakkındaki Nors hikâyeleri de konuyu doğal fenomenlerle açıklama yolunu seçer. Nors mitleri ile ilgili ilk hayatta kalma kayıtları da İzlandalı yazarlar tarafından tutulmuştur. Bunlar, yaradılış hikâyelerini İzlanda'nın buzulları ve yanardağlarında olduğu gibi ateşle buzun bir araya geldiği bir arazide kurgular. Kuzeyde kar ve buzun, güneyde ise köpüren bir ateş ve alevlerin dünyası vardır. İlk kez devler biçiminde ortaya çıkan yaşam, bu iki zıt gücün etkileşiminden doğmaktadır.

Mit

İlk inek Audhumla devleri dört ayrı memesinden akan sütle
besledi. Sütü onlara güç ve cesaret kazandırdı.
Başlangıçta hiçbir şey yoktu, yalnızca Ginnungagap denilen geniş bir boşluk. Yavaş yavaş bu boşluğun iki yanında iki ülke belirdi. Sıcaklık ve ateşin bölgesi olan Muspelheim güneyde, soğuk ve buzun bölgesi olan Niflheim kuzeydeydi. Ortada ise Muspelheim'in sıcak havası ile Niflheim'in soğuk havası karşılaşıyor ve buzları eritmeye başlıyordu. Eriyen buzulun damlaları sonunda Ymir adı verilen kocaman bir buzdan deve dönüştü.

Devler ve Audhumla

Ymir uyudu ve Muspelheim'den gelen sıcak hava bedeninin üzerinde dolaşırken terlemeye başladı. Onun terinden başka buzdan devler ortaya çıktı. Sol kolunun altından bir dişi bir erkek ve bacaklarından da altı başlı bir başka erkek yaratıldı. Bu arada, buz erimeye devam ederek Audhumla adındaki büyük bir inek şeklini aldı. Bu inek ilk buzdan devleri sütüyle besledi. Audhumla, buzu emiyor ve eriyen suyu içiyordu. O emdikçe bir başka devin önce başı, ardından vücudu oluştu ve üç gün sonra buzdan bir dev daha çıktı. Bu sonuncu ile birlikte Niflhheim'da buzdan devlerden oluşan bir grup meydana geldi. Audhumla'nın buzdan yarattığı ilk devin Borr adında bir oğlu oldu ve bu oğlan Bölthorn adındaki devin kızı Bestla ile evlendi. Çiftin Odin, Vili ve Ve adında üç çocukları oldu. Bu üç çocuk ilk Nors tanrılarıydılar, Odin de liderleriydi.

Dünyanın Yaratılması

Efsanelerde Aesir'in üç liderinden en ünlüsü
savaşlarda insanüstü bir güce sahip olan ve
şekil değiştirebilen Odin'di. Aksine Vili
ve Ve maceralarda Odin'e yardımcı olan
daha silik figürlerdi.
Üç tanrı sürekli kendilerine saldıran Ymir'le savaşıyorlardı. Sonunda hepsi bir araya gelerek Ymir'i öldürdüler. Ymir'in damarlarından seller halinde akan kanlar, ağaç kovuğundan yapılmış bir kayıkla kaçan ve sonunda Jotunheim denen bir yere yerleşen Bergelmir (Ymir'in torunu) ve karısı dışındaki tüm devleri öldürdü. Üç tanrı daha sonra Ymir'in etinden dünyayı yarattılar. Kırılmamış olan kemikleri dağları, kanı nehirleri, gölleri ve denizleri, kafatası da gök kubbeyi oluşturdu. Muspelheim'dan güneşi, ayı ve yıldızları yaratan kıvılcımlar attılar. Tanrılar daha sonra da bir dişbudak ağacından Ask adındaki ilk erkeği ve bir karaağaçtan Embla adındaki ilk kadını yarattılar.

Yaratıcılar

Nors mitolojisinin yaratıcı tanrıları Odin, Vili ile Ve ilk Aesir veya gökyüzü tanrılarıydılar. Evrenin en yüksek noktasında yer alan Asgard'da bir kalede otururlardı. Birlikte Vanir adındaki toprak veya bereket tanrıları ve onları yöneten Deniz Tanrısı Njörd'le iki çocukları Frey ve Freya'dan oluşan başka bir grup tanrılarıyla uzun bir savaş yaptılar. Savaştan kimse galip çıkamıyordu, sonunda taraflar rehineleri değiş tokuş ederek ateşkes yapma konusunda anlaştılar. Aesir, kendi üzerine düşeni yapmak için tanrılarından ikisini, kör Hoenir ile bilge Mimir'i gönderdi. Bu değiş tokuştan memnun olmayan Vanir, Mimir'in kafasını keserek Aesir'e yolladı. Her zaman bilgeliğin peşinde olan Odin bu kafayı sakladı ve üzerine büyüler yaparak bundan böyle kendisine öğütler vermesini sağladı.

Ask ve Embla

Yaradılış mitlerinin çoğu insan ırkının atası olan ilk çiftin kökenini hikâye eder. Nors mitolojisine göre Odin, Vili ve Ve plajda yürürlerken iki ağaca rast gelirler. Dişbudak ağacından Ask'ı, karaağaçtan da Embla'yı yaratırlar ve her biri onlara birer armağan verir. Odin hayat nefeslerini üfler, Vili duygu ve düşüncelerini, Ve de görme ve duyma yeteneklerini verir (sağdaki resim). Çift tüm insanların atası olur. Midgard'da (dünyanın ortası) tanrıların onlar için yarattığı bir evde yaşarlar. Bu ev Ymir'in kaşlarından yapılmış güçlendiricilerle korunmuştur.

Runeler

İlk İskandinav yazarlar yazılarını taşa kazır, ''rune'' adı verilen dik ve çapraz harfler kullanırlardı. Runik alfabeyi Odin'in yarattığına inanılırdı. Kendi mızrağını sapladığı dünya ağacı Yggdrasil'de dokuz gün sonra bu ''rune''ler belirmişti. Bunların sihirli güçleri olduğuna inanılırdı. Bu rune taşlarından bazıları mitolojik imgelerle runik yazıları birleştirirlerdi. 











  1. http://www.wikizero.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpBdWRodW1sYV9ieV9BYmlsZGdhYXJkLmpwZw
  2. http://www.wikizero.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpPZGluX2FuZF9oaXNfYnJvdGhlcnNfY3JlYXRlX3RoZV93b3JsZC5qcGc
  3. http://www.wikizero.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpPZGluLF9Mb2R1cixfSG9lbmlyX3NrYWJlX0Fza19vZ19FbWJsYV9ieV9GciVDMyVCOGxpY2guanBn
  4. https://www.youtube.com/watch?v=TF7_6ls2RA0
  5. KÖKENLERİ VE ANLAMLARIYLA EFSANELER & MİTLER (Philip Wilkinson) Alfa Yayınları 


21 Aralık 2017 Perşembe

Japon Yaradılış Hikâyesi

JAPON YARADILIŞ HİKÂYESİ


Solda İzanami Sağda İzanagi

Evrenin kökeni hakkındaki Japon efsaneleri ilk tanrıların altı neslinden sonra İzanagi ve İzanami adındaki ağabey-kız kardeş ikilisi olarak gelen yedinci neslin yaradılış sürecini nasıl harekete geçirdiğini anlatır. Onların birlikteliği Güneş tanrıçası Amaterasu ve fırtına tanrısı Susano-O gibi Japonya'nın en çok tanınan tanrılarını yaratmıştır. Ancak İzanami ilk evlilik töreninde hata işlediği için tanrıların yanı sıra canavarlar da doğdurmaya mahkûm edilmiştir.

Mit

Zamanın başlangıcında üç görünmez tanrı vardı. Bu esrarengiz tanrılar Kutsal Merkez Efendisi, Büyük Üretici Güç ve İlahi Üretici Güç olarak bilinirlerdi. Birlikte tüm hayat ve yaradılış potansiyelini ellerinde tutarlardı. Evrenin yaradılışı için uygun zaman gelene kadar bunları pek çok tanrı nesilleri takip etti.

Yaratıcılar

Yaradılış tanrıların yedinci nesliyle birlikte başladı: Yaratıcı tanrı İzanagi (Davet Eden Erkek) ve İzanami (Davet Eden Kadın). bu tanrılar yaradılışın iki dengeleyici ilkesini, dişil ve erili simgeliyorlardı. Cennetin gökkuşağı köprüsünde durup altlarındaki kaosu, bir ada oluşana kadar mızraklarıyla karıştırırlar. İki tanrı bu adaya iner ve evlenmeye karar verirler. Nikâh töreni için İzanagi ve İzanami'nin törensel bir sütunun etrafında zıt yönlerden gelerek dolaşmaları ve evlilik yeminini önce damadın etmesi gerekmektedir. Ancak törende ilk konuşan İzanami olur ve diğer tanrılar bunu hiç hoş karşılamazlar. Böylece lekelenen birlikteliklerinden ilk çocukları Hiruko doğar. Hiruko bir sülük çocuktur ve denize bırakılır. 
Tören yinelenir ve bu kez İzanagi önce konuşur. Bu birliktelik mutlu ve verimlidir, İzanami yeni bir nesil tanrı doğurur. Bu tanrılar okyanusların, nehirlerin, rüzgârların, ağaçların, dağların ve alçak arazilerin tanrıları olacaktır. İzanami aynı zamanda Japonya'nın tüm adalarını da doğurur. Ancak kaderinde yok olmak vardır çünkü son çocuğu ateş tanrısı Kagutsuchi alevlerinin arasında onu yutacaktır. Tanrıça ölür ve Yomi'ye, Japon Yeraltı'na gider.

Yeraltı'ndan Uçuş

Şinto Tapınağı
İzanagi, İzanami'nin yasını tutar ve onu geri almak için Yeraltı'na gider. Ancak İzanami'nin bedeni çoktan çürümeye başlamıştır bile. Onu kurtarmak için çok geç gibi görünmektedir. Arkasında onu takip eden İzanami ile birlikte Yeraltı'ndan kaçar. Yeraltı'nın savaşçıları İzanagi'yi takip ederler ve o da savaşçılara taşlar atar. Ancak taşlar mucizevi bir şekilde yiyeceğe dönerek savaşçıların gecikmesine neden olur. İzanagi, İzanami'nin Dünya'ya giden yolda kendisini takip ettiğinin farkında değildir. Savaşçıların kendisini yakalamalarını engellemek için İzanagi Yeraltı'nın girişine geniş bir kaya parçası yerleştirir. Ancak bu durumda İzanami de sonsuza kadar içeride kalır.

Kami

Japonlar evrenin her yerinde, yeryüzünde veya cennette binlerce tanrı, tanrıça, cin ve ''kami'' olarak bilinen tanrılaşmış ataları olduğuna inanırlar. Bunların kayalar, nehirler ve göller gibi doğal mekanlarda yaşadıkları söylenir. Aralarında Amaterasu gibi çok tanınmış tanrılar kadar sadece az sayıda kişi tarafından bilinen yerel veya ailesel tanrılar da vardır.

Yomi

Japonların Ölüler Ülkesi Yomi veya Yomitsukumi'nin oraya ulaşan herkese saldıran veya takip eden şeytanlar ve kötü ruhlu tanrılarla dolu bir karanlık mekan olduğuna inanılır. Bu kasvetli yerin hükümdarı, toprağın altında ancak yeraltından çıkarabilecek metaller ve değerli taşlardan yapılmış bir kalede yaşayan ölüler yargıcı Emma-O'dur. Kötü insanlar ölüp Yomi'ye gittiklerinde boyunlarının etrafına plakalar takmak zorundadırlar. Bu plakalarda günahlarının listesi yazılıdır ve bu listelere göre etleri çürümeden fiziksel işkencelere tabi tutulacaklardır ve bu çürümüş etler de sonradan şeytanlara dönüşecek olan kurtçuklar için iyi bir beslenme zemini teşkil ederler. 

  • Yomi' de 80.000 şeytan bulunur, görevleri ölüleri kendi topraklarına götürmek, onları Emma-O'nun huzuruna takdim etmek ve onun tarafından emredildiği şekilde işkence etmektir.
Amaterasu

Japon Şinto tanrıları arasında en çok bilinen İzanagi ve İzanami'nin en büyük kızları Güneş tanrıçası Amaterasu'dur. Doğduğunda o kadar parlaktır ki ailesi onu dünyayı uzaktan aydınlatması için cennete gönderir. Giysileri mücevherlerle kaplıdır ve ışıktan oluşan gerdanlığı samanyolunu oluşturur. Dünyayı ışınlarıyla ısıtan ve canlıların büyüyebilmeleri için gerekli koşulları hazırlayan Amaterasu daha sonra yeryüzüne gelir. Japon halkına pirinç ve buğday yetiştirmeyi ipek böceklerini saklamayı, ipliklerini toplamayı ve onlardan dokuma yapmayı öğretir. Çok bilinen bir efsaneye göre Amaterasu, pirinç mahsulüne zarar veren ve evini kirleten ağabeyi Susano-O'ya sinirlenir. Kendini bir mağaraya kapatır ve sonuçta dünya karanlığa gömülür. 









  1. http://www.wikizero.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpLb2JheWFzaGlfSXphbmFtaV9hbmRfaXphbmFnaS5qcGc
  2. http://www.wikizero.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRmlsZTpQbHVtX3RyZWVzX0tpdGFub19UZW5tYW5ndS5qcGc
  3. https://www.youtube.com/watch?v=Wp2oSuh1Hy0
  4. KÖKENLERİ VE ANLAMLARIYLA EFSANELER & MİTLER (Philip Wilkinson) Alfa Yayınları